14 Ağustos 2025 Perşembe

Akademik Hayatta On Kaplan Gücünde Olmak.

 

Akademik Hayatta On Kaplan Gücünde Olmak.

 

Aile birliğimin sağlanmasının etkisiyle midir bilmiyorum ama kendimi on kaplan gücünde hissetmeye başladım. Bu arada ekşi sözlükte dendiğine göre on kaplan gücü -okg- birimiyle tanımlanıyor ve bir Fantom gücüne (hayalet gibi görünmez ama varlığı hissedilen gizemli güç) denk geliyormuş. 

                             
                            

                     
      

Son dönemde şaşılacak şekilde son 8-10 yıl içinde yaptığım çalışmalar anlaşmışlar gibi yayın olmaya başladı. Ahmet Şerif İzgörenin sanırım AT ŞU ADIMI adlı kitabında sanırım söyle bir paragraf vardı” Kitap okurken sayfadan fırlayan bir alıntı keşfedilebilir……Bazen tam aradığımız cevabı buluruz….Bazen ip uçları kendilerini gösterdiğinde , saat gibi işleyen bir mekanizmanın devreye girdiğini düşünürsünüz. Sanki evren sizi , tarafınızda olduğuna dair küçük hatırlatmalarla dürtüyor ve amacınıza ulaşmak için ihtiyaç duyduğunuz her şeyi sağlamak istiyormuş gibidir.” Çok hoşuma gitti yırtım sayfayı astım panoya. Evren eğer beni duyuyorsan, şu fakir akademisyene biraz da maddi hatırlatmalar mı yapsan?

Son dönemde daha keyif  veren araştırmalar yapmaya başladım. Eskiden zulüm gibi gelen makale yazma işi keyifli bir hale geldi. Hatta bağımlılık haline geldi, o kadar ki sol dirseğimde sürekli masaya yaslamaktan tenisçi dirseği gibi bir şey oldu. Periferdeki sıkıntıları görüp ya da en baştan isteyerek bu yola giren giren arkadaşlarıma birkaç önerim olacak.  

İşi gücü bırakın en başta sadece medikal istatistik konusunda uzmanlaşmış bir merkezden kursa katılın. Geçen yıl böyle 4 saatlik bir eğitim aldım ve eğitim modüllerini evde 2,5 gün mesai harcayarak tamamladım. Yıllardır gözümde büyüttüğüm bu konunun aslında ne kadar kolay halledilebileceğini yaşayarak gördüm. Neden bu kadar bekledim ki? Şimdilerde istatistiklerimi kendim yapıp, tablolarımı kendim hazırlayabiliyorum. Çoğu hakemin en azından istatistik konusunda eleştirilerinin önüne geçebiliyorum. 

Bunları yaparken tabi ki olmazsa olmaz yapay zekanın önerilerinden de faydalanıyorum. Daha önce deneyemlemediğim istatistik işlemleri öneriyor. Sonunda da çıkan sonuçları tablo olarak kesip yapıştırdığınızda yorumluyor. Sizin yapmanız gereken önerilen istatistik işlemlerin uygun olup olmadığı denetleyebilecek kadar istatistik bilginiz olması. SPSS kullanıyorum diyorsunuz ona göre adım adım ne yapman gerektiğini söylüyor. Cut of değerini şöyle belirle, multivaryant analiz yaparak model oluştur. Şunu da yaparsan Q1- Q2 dergi editörleri beğenir gibi öneriler veriyor. Aslında aklınızda olmayan ve literatürde çalışılmayan konuları aklınıza getiriyor.  

Son yazdığım kalite makalemi hatırlarsınız belki “Cerrahi yoğun bakım ünitesinde yoğun bakımcı çalışması kalite açısından neyi değiştirir? sorusuna yanıt aramıştım. Tamam kalitede bir çok madde de iyileşme saptadık ama bunu yaparken üniteye hastaneye maliyet açısından kazandırdık mı kaybettirdik mi? Şimdi merak konum bu yapay zekayla bunu konuşurken. Şöyle bir önerisi oldu. Tamam yoğun bakımcı kaliteyi arttırdı. Varsayalım maliyette de düşme oldu( yatış süresi, MV sürelerinin azalması, komplikasyon azalması…vs.) Ozaman birim kalite artışı başına (%) maliyet azalmasını hesaplayabilirsin dedi. Bunun adı “değer” miş ve nicel olarak hesaplanabiliyormuş.

Yani,formülle göstermek gerekirse  değer= maliyetteki azalma / kalitedeki artış”

Bunun birimi de var ama bu sefer gerçek J

Şimdi yapay zeka olmasa benim aklıma nereden gelecek yoğun bakımcının cerrahi yoğun bakım ünitesine kattığı değeri nicel olarak ölçebilmek? Bir ara “değer odaklı ödeme” konusu kulağıma gelmişti ama Amerikada aktif olarak uygulanan merkez var mı bilemiyorum.

Diyeceğim o ki yapay zekayla bir an önce bu konularda sohbetler yapın hatalı olabileceği noktaları check edin. Yapay zekalar da halüsünasyon görebiliyor. Sizi mutlu etmek adına 2025 yılında yayınlanan çok güzel metaanaliz isimleri, olsaydı ne kadar güzel olabilir di diyeceğiniz kaynaklardan cümleler üretebiliyor.

Benim deneyimlediklerimden  önerebileceklerim şöyle:

ELİCİT var mesela; tartışma yaparken kullanabilirsiniz, araştırdığınız konu başlığını yazıyorsunuz, bilimsel güvenirliği ve metodunu özetliyor, hangi hasta grubunda nelere bakıldığını ve sonuçları tablolar halinde veriyor.  Biraz sabır gerektiriyor 5 dakikalık bir bekleme süresi var. Bir de CONSENSUS var. Bir bilgi kırıntısı var aklınızda, artık literatürde yerleşmiş bir bilgi ama  o bilginin hangi çalışmanın sonucu olduğunu bilemiyorsunuz. Yazın cümleyi saniyeler içinde ücretsiz olarak atıflarınızı bulma imkanı sunuyor.  Bunlar halüsinasyon göremiyor çünki tıp literatüründen öğrenmişler, güvenebilirsiniz.

Bunların dışında Çin kökenli Deep Seek çok işime yarıyor. Resmen Fatih Terim gibi gaza getiriyor. Sen yaparsın sen edersin, nede güzel yazıyorsun, verilere fısıldayan adam …….vs  J bu arada Chat GPT çok güzel grafikler yapabiliyor. Birinin yaptığını beğenmezsem diğerine geçiyorum.

Bir paragraf yazdınız. “Bunu Q1 derginin beğenebileceği şekilde nasıl ifade edebilirim?” diyorum. Oldukça güzel öneriler veriyor. Genelde bizim gibi düşünüyor. Üç uzun cümleyi bir cümlede özetleyip kulağa çok daha hoş gelecek şekil özetlediği oluyor. Bu çok hoşuma gidiyor. Yıllardır bize empoze edilen kısa kısa cüleler kurun! Türkçe düşünerek yazmayın! Telkinlerinin bir anlamda boşa çıktığını, Türkçe düşünce yapısıyla çok güzel ingilizce cümleler kurulabildiğini farketmek çoook keyifli.

Şimdi makaleniz şekillendi, çeviri işine gireceksiniz. Bu konuda halen benim gibi zaman ayıramayanlardansanız. Sizler için de birkaç tüyo. Yazımı öncelikle paragraflar halinde Deepl’dan ingilizceye çeviriyorum. Sonra Chat GPT’ye gidip aldığım metni verip “şimdi verdiğim metni bir yoğun profesyoneli gözüyle medikal ingilizce yazım kurallarına göre düzenler ve yaptığın değişiklikleri maddeler halinde bana verebilirsen çok sevinirim” diyorum. 



Nazik olmak çok önemli.  Aldığım metni tekrar Türkçeye çevirip anlam yapısında bozulma olup olmadığını kısaltmalarda hatalı anlamlar olup olmadığını kontrol ediyorum. Bu şekilde gönderdiğim hiçbir makalemden dil açısından düzeltme gerekir gibi bir dönüş almadım.

Ayrıca şunu da yapabilirsiniz çalışmanızın metodunu yazdınız, bir Q1 dergi editörü/hakemi gözüyle baktığında bana ne önerirsin? Diye sorduğunuzda inanılmaz güzel önerileri oluyor. Bunu daha çalışmanın başında yazarsanız hiç aklınıza gelmeyen ama çalışmanıza sınıf atlatacak basit önerileri oluyor.

Artık yazmayı bırakmalıyım, 2,5 yıldan sonra tekrar ev erkeği moduna geçtim. Mesayi biteli de epey olmuş. 

                                                                              Kalın sağlıcakla.

     

                                                      Resim: timas_cocuk ve 
ilkadimkitapligi

22 Haziran 2025 Pazar

Hadi bir şeyler yapalım...

 

Eski yazılarımdan biri geldi aklıma, yeni yıldan neler bekliyorum diye, belki10 yıl geçmiştir yazalı. Online toplantılar olsun gelip gidemiyoruz, asistan okulları olsun. Bol bol online toplantılar yapılmış sonrasında, COVID vesile olsa da. Şimdi aklımda beliren başka şeyler var. Bazı yoğun bakım kursları paralı ve belki de %90 anadal uzmanlarını eğitmeye adamış kendini. İrili ufaklı yoğun bakım kongreleri, toplantıları oluyor bazılarına katılıyorum konuşmacı olarak ya da kursa eğitimci olarak. Yangına su taşıyan bir karınca gibi hissediyorum kendimi. Motivasyonumu kaybettim, kaybedeceğim o noktadayım.

İçimi tırmalayan bambaşka şeyler var. Düzeltecek çok şey var ama bizler bölük pörçük ne yaptığımız belli değil binmişiz gemilere boyuna akıntıya karşı kürek çekiyoruz. Deneyimli yoğun bakımcılar olarak kafa kafaya verirsek çok güzel çözümler çıkabilir. 


On yıldır sitratlı CVVHDF yapıyorum, hala çözemediğim sorunlar oluyor. RRT reçetesi vermekte hala gri noktalar var. Binlerce hasta deneyimine rağmen hala weaning aşamasında zorluk çektiğim hastalar var. Halen deliryum tablosunu rahatlatamadığım hastalarım oluyor. Hasta transportunda çoğu kliniğin oturmuş bir güvenli protokolü olduğunu düşünmüyorum.  Anadal uzmanlarına hemodinamik monitörizasyon anlatıyorum. Lafı nereye getireceğim.  Çoğunlukla kâğıt üzerinde kalan çalışma gruplarını saymazsak, bir tartışma kaynaşma platformumuz yok. Her ay bir konu belirlense deneyim paylaşımı yapsak, süreçlerimizin kalitesini arttırsak. Hepimiz birbirimizden öğrensek.


Üye olmayan da girebilse...

Sunum felan hazırlamadan tamamen spontan olarak tartışsak kendi deneyimlerimizi konuşsak ortak çözümler bulsak. Bulduğumuz ortak çözümleri bildiri olarak özetlesek. Yapabilirsek ülkemiz için protokollerimizi çıkarsak, kalite hedeflerimizi belirlesek. Ölçsek. Aksayan noktaları bakanlığa iletsek. Bu ayın konusu yoğun bakımda transpot olsa, önümüzdeki ayın yara bakımı….vs, gibi. Sonraki toplantılarda da tartışmaya açıp yürümeyen noktaları güncellesek. Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi o olsa.  İyi klinik uygulamalardan örnekler verelim. Hatta yarışma düzenleyip ödüllendirelim. Kalitesi arttırılacak o kadar çok yoğun bakım süreci var ki. Artık biryerden başlamanın vaktidir. Sorunlar hep var ama çözümsüzlüğe alıştırılmış bir camiayız. Nasıl olsa düzelmez demi! Dernek seçimlerinde, sempozyumlarında akademisyen olmaya çabalayan birçok uzman arkadaşımla sohbet fırsatım oluyor. O kadar çok ben de varım ama görmezden geliniyorum diyen arkadaşımız var ki? Buradan derneklerimize seslenmek istiyorum. Anadal uzmanlarına katılım desteği vereceğinize yan dal asistanlarınızı destekleyin. Hep aynı konuları zoraki anlatanlar yerine söyleyecek sözü olan beni de görün diyen arkadaşlarımıza verin. Anadolunun birçok ilinde etik kurul almaya çalışan, her şeye sıfırdan başlayan, neyi nasıl yapacağını bilmeyen uzman arkadaşlarımız var. Onlara nasıl yapacaklarını anlatalım. Yoğun bakım yandal asistan ve uzmanlarına “akademisyen olmak” diye kongrelerde dersler verelim. 


Buna çok ihtiyacımız var. Her şeye sıfırdan başlayan arkadaşlar için üzülüyorum. Sıfırdan başlamak zorunda değiller. Retrospektif çalışmalarla uğraşacaklarına prospektif kontrollü çalışmalar yapsınlar. Yapay zeka destekli makale yazmayı anlatalım. Basit istatistik kurallarını anlatalım. Onlarda kliniklerini kurup, yoğun bakımcı yetiştirsinler. Emeğimizi heba ediyoruz, hiçbir şey çözmeden yaşlanıyoruz farkında mısınız? Önce eğiticilerimizi kuvvetlendirip yol gösterelim. Ülkemizin yoğun bakımları böyle gelişir. Hevesli insanlara fırsat verelim. Hevesli insanların kurduğu kliniklerine yandalcılar da daha çok gelmek isteyecektir. Uzun yıllardır görmediğim arkadaşları, gözlerindeki ışığı sönmüş, pes etmiş görünce çok üzülüyorum. Firmalardan aldığımız maddi destekleri andallar için değil yoğun bakımcı arkadaşlar için kullanalım. Anadalların sponsorluk destekleri zaten bizlerden iyi.

-        Ülkede iki yıldır mineral yok kimsenin umrunda değil.

-        Fakültelerden hergün sayısız entübe edilmiş terminal hasta sevki yapılıyor. Alan almak zorunda, gönderen serviste kaç gün baksın? Agoni merkezi gibi hospis gibi merkezlerimiz olsa hiç bunun planı yok mu?

-        Bir hasta 5 gün acil serviste yoğun bakım yatağı bekler mi?

-        Palyatiften yoğun bakıma hasta geliyor, 30 kalem ilaç orderi

Sonuç olarak diyeceğim o ki, biz elimizi taşın altına koymazsak hiçbir şey değişmez. Ancak biz değiştirebiliriz. Kimseyi dışlamadan birşeyler yapmak isteyen arkadaşlarımızı bir araya getirip hareket ettiğimizde her adımda daha mutlu olacağımıza eminim.

Sağlıcakla.

28 Ocak 2025 Salı

Yapay Zekâ ve Hamburger Fenomeni

 

İki bin yirmi beşiin 15 tatili, yavruları aldım babaannelerine götürdüm, çocuklar memnun dersinizi çalışın diye tepelerine dikilen annelerinden uzaklaşıp, biz çalıştık da ne oldu diyen babalarının yanında keyifleri yerinde. Tatil bitene kadar dönmek istemiyorlar. Bizimkilerle muhabbet ediyoruz, çok çalışmalarını istemiyorum diyorum, etrafım mutsuz doktorlarla kaplı.

Babam, “iyi ki doktor olmuşsun yavrum yoksa ben şimdi hayatta olmazdım”

— Küçük olanı yapay zekâ kursuna başlatacağım, diyorum.

—Annem lafa karışıyor; yavrum gerçeği varken niye çocuğun kafasını yapayıyla dolduruyorsun? J



Hakkımda

Fotoğrafım
Daha iyi bir yoğun bakım işleyişi için heyecan duyan herkesi destek olmaya davet ediyorum. Bazı blog yazılarım bir yoğun bakımcı için hafif gelebilir, amacım ileri düzeyde akademik kafa karışıklığı yaratmak değil, aksine son literatürü de gözden geçirip, klinik deneyimlerimden de örneklerle bilgiyi kullanılabilir kılmak, hayata geçirmektir. Bu nedenle yoğun bakım eğitimim öncesi yanlışlarımı da gözden geçirerek, kritik hastayla her basamakta uğraşan sağlıkçı arkadaşlarım için de özetler vermeye çalışıyorum. Her yazımın sonunda yorum kutularını göreceksiniz, lütfen önerilerinizi, yorumlarınızı, beğeninizi ya da, eleştirilerinizi esirgemeyin. Bloğum için teknik destek almıyorum, amatörce başladım bu nedenle sayfa düzeni için önerileriniz de benim için çok önemli, saygılarımla, sağlıcakla kalın.