İlk sıvı tedavisi yazımda kristaloidlerin pratik kullanımlarından
bahsetmiştim. Buna paralel olarak çok sık kullanmasak ta kliniklerin ilaç
dolaplarında bir köşede gördüğümüz, ne için kullanıldığına pek te anlam
veremediğiniz (en azından ben öyleydim), kimileri değişik ambalajlı, kimileri
renkli serumlar, kolloid sıvılardan
bahsetmek istiyorum. Önce biraz gözümüzde canlandıralım.
Kristaloidlerin düşük molekül ağırlıklı tuz ve veya
şeker kristallerinden oluştuğunu söylemiştim, bu sıvılar intravasküler alanda kısa süreli etkin genişleme yaptıktan sonra kapiller membrandan osmolaritenin yoğun olduğu hücrelere kaçıp metabolize olurlar, bu nedenle etkileri 20-30’ sürer, kolloidler ise büyük molekül ağırlığına
sahip olduklarından membran ve porlardan hücrelere geçmeleri mümkün
olamadığından, ortalama dört saat kadar volüm genişlemesi yaparlar. Yani
hastaya SF ya da RL verdiğinizde damar içinde volüm genişleme etkisi ancak
20-30 dakika, ancak seçtiğiniz kolloid ürüne göre değişmekle birlikte 4-12 saatlik bir volüm genişlemesi
sağlamış oluyorsunuz. Hem de kristaloidin beşte bir volümünde.
İnsan kaynaklı kan ürünlerinden
elde edilen albümin, TDP ve nadiren
kullandığımız plazma protein
fraksiyonları aslında doğal kolloidler.
İlk kimin aklına nasıl gelmiş inanın bilmiyorum ama patetes, mısır, şeker
pancarı ve sığır kollageninden de yapay kolloidler üretilmiş. Bu yüzden
beklenildiği gibi allerjik reaksiyonlara
ve tedavi sonrası antihistaminiklere
yanıtsız uzun süren inatçı kaşıntılara
neden olabildikleri biliniyor.
Aşağıdaki tablo da kendi çalışmam 😊piyasadaki kolloid
sıvıların nelerden üretildikleri, molekül ağırlıkları, osmolariteleri, başlıca dikkat
gerektiren yan etkileri ve volüm genişletici etkilerinin kaç saat sürdüğünü özetlemeye çalıştım. Bu arada amilopektin
dervilerini ben ülkemizde görmedim, elinde olan varsa resmini atarsa sevinirim.
O zaman ne güzel volüm yüklemek
yerine örneğin masif kanayan hastalara versek ya, ama burada da başka bir yan
etki ortaya çıkıyor o da kolloidlerin tamamının bir şekilde koagulasyon bozukluğu yapması. Bu
nedenle kullanamıyoruz. Dekstran’da
hemoraji riskinde artış en belirgin gibi ve doza bağımlı o yüzden 30cc/h üzerinde kullanmanızı önermem.
Yalnızca penetran yaralanmalara sekonder hemoraji
vakalarında HES (130/0.4) piyasa
adıyla Voluven’i tercih
edebilirsiniz, koagulasyonda bozulma olmadan, böbrek fonksiyonlarına
olumlu etki gösterdiği gösterilmiş.
Septik şokta uygun antibiyotik ile birlikte ilk tedavi yoğun
sıvı yüklenmesidir. Renal fonksiyonları da bozulan hastalarda hemodinamik
monitörizasyon tekniklerini gözeterek yaptığınız sıvı tedavisinde bile volüm yüklenmesi sıkıntı yaratan bir
durumdur. Teoride bu hastalara kolloid sıvı verilmesi ve az volümle uzun süre
volüm genişletici etkinin işe yaraması beklenir ama tersine septik şokta mortaliteyi arttırdığı ve renal replasman tedavisi ihtiyacını arttırdığı
için bu sıvıları tercih etmiyoruz.
Septik şokta tek kullanabildiğimiz
kolloid ajan doğal olanı yani albümin. Hastanın damar içi volümünü yeterince doldurduk ve artık burada duralım hasta
yüklenebilir dediğimiz an sıvının damardan kaçışını engellemek için doğal
kolloid olan albümini
kullanabilirsiniz (tabi bulabilirseniz!).
Yeri gelmişken aklımızda tutmamız
gereken diğer konu travmatik beyin hasarında mortaliteyi arttırdığı için albümin tercih etmiyoruz. Gördüğünüz gibi kullanım alanı
oldukça sınırlı, o zaman bu kadar emeğe ne gerek vardı? Diyebilirsiniz.
Bu yazdıklarım benim literatürden okuduğum, uyguladığım kendimce benimsediğim klinik uygulamalarım. İnanıyorum ki birçok farklı uzmanlık alanlarındaki arkadaşlarımın değişik endikasyonlarla bu ürünleri kullanım yöntemleri olabilir. Bu nedenle biraz geniş hazırlamak istedim.
Genel cerrahi ya da anestezi pratiğinde
perioperatif kullanıldığını ve periferik damar hastalığında ekstremitelerde nekroza
gidişat olduğunda kullanılması tanık olduğum uygulamalar. Dekstran 40’ın,
kan viskozitesini azalttığı için mikrosirkülasyonu düzelttiği düşünülmektedir. Şunu da belirtmek isterim, şu an literatürü bir tarasanız kolloid sıvılarla ilgili teşvik edici çok iyi sonuçlar açıklayan çalışmalar da göreceksiniz.
Bu konuda klinik deneyimlerinizi ben de çok merak ediyorum, farklı endikasyonlarda kullanıyorsanız bizlerle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Sonuç olarak özellikle koagulasyon bozukluğu ve renal hasarlanmayı arttırıcı etkilerinin göz önünde bulundurulmasını ve kanama riskini arttırmamak adına düşük dozlarda idame tedavi yapılmasını ve kanama riski yüksek hastalarda ise vermeden önce bir kez daha düşünmesi gerektiğini söyleyerek bitirmek istiyorum.
kan viskozitesini azalttığı için mikrosirkülasyonu düzelttiği düşünülmektedir. Şunu da belirtmek isterim, şu an literatürü bir tarasanız kolloid sıvılarla ilgili teşvik edici çok iyi sonuçlar açıklayan çalışmalar da göreceksiniz.
Bu konuda klinik deneyimlerinizi ben de çok merak ediyorum, farklı endikasyonlarda kullanıyorsanız bizlerle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Sonuç olarak özellikle koagulasyon bozukluğu ve renal hasarlanmayı arttırıcı etkilerinin göz önünde bulundurulmasını ve kanama riskini arttırmamak adına düşük dozlarda idame tedavi yapılmasını ve kanama riski yüksek hastalarda ise vermeden önce bir kez daha düşünmesi gerektiğini söyleyerek bitirmek istiyorum.
Sağlıcakla.