Bloğumu oluşturmakta
amacım inanın camiada tanınmak, her fırsatta göz önünde olmak değil. Yanlış
anlaşılmaktan korktuğum için yavaşça yol almayı uygun bulmuştum kendimce, ancak
çok yavaş ilerliyoruz. Bir şeyler yapma çabalarımız var ama bir ortak akıl
oluşturamıyoruz.
Hâlâ hasta
yakınlarına 40 sayfaya yakın anlamsız kağıtlar imzalatıp adına da aydınlatılmış onam diyoruz, acı ve
merak içerisinde başlarına gelen olayın şokunu atlatamamış insanlara “okudum anladım, bir nüshasını da elden
teslim aldım” diye 10-12 ayrı yere el yazısıyla yazdırıp imzalamasını istiyoruz.
İnsanlar haklı olarak soruyor “Hastayı
üzerinize mi yapacaksınız?” “Kredi
çekerken bu kadar imza atmıyoruz, ne kadar ödeme yapmamız gerekiyor?”
sizlere hiç sormuyorlar mı? Yoksa bu formları imzalatmak sizlerde de hemşirenin
görevi mi?
Endikasyon dışı
yatış olacağı ayan beyan ortadayken yatış yaptığınız hasta yüzünden 18-20
yaşındaki astım atağı hastası üç saatlik yola sevk edilmesi ne kadar mantıklı
ya da yoğun bakıma inmeyi kesinlikle istemeyen insanların karga tulumba yoğun
bakıma indirilip, dosyasına da “hasta
güvenliği açısından 24 saat boyunca tespiti uygundur” yazınca bu insanca bir
davranış mı?
İnsanların
hayatlarının son anlarında ağrısız, acı veren invaziv girişimlerden uzak bir
şekilde servis yataklarında son nefeslerini vermeye hakkı yok mu? Sözüm ona örnek
aldığımız medeniyetlerin “entübe etmeme,
resüsite etmeme, boşuna tedavileri durdurma ya da kesme” uygulamalarını neden örnek
almıyoruz?
Sorun yasal düzenleme ise neden bu konuda girişimler
yapmıyoruz. Bu konularda kâğıt üzerinde kalan ya da kendi içinde lokal
toplantılar yapmakla yetiniyoruz. Bu toplantılara yasa koyucular da bazan katılmakta biliyorum. Daha önce küçük de
olsa bir hastanenin yöneticiliğini yapan biri olarak eğer kendinizi bu konuya
adamadıysanız toplantılar sizin için günlük rutinden uzaklaşmanın bir süredir
görüşemediğiniz arkadaşlarınızla görüşmeden ileriye gitmeyen aktiviteler olarak kalıyor.
Günlük hayattan
düşünün bir üzücü olay olur, olayın faili bir şekilde serbest kalır, sonra olay
sosyal medyada sonrasında TV ekranlarında yüksek sesle dillendirilmeye
başladığında tekrar göz altına alınma hatta tutuklanma gerçekleşir. Bunu neden anlattım buna benzer yollar bulmalıyız.
Bizler yaptığımız işin ciddiyetinin farkındayız ama bunları insanlara
anlatmanın bir yolunu bulursak, ölümün de
hayatın doğal bir sonucu olduğunu tekrar insanlara hatırlatabilirsek,
bizlere yönelen ve giderek artan şiddeti azaltabiliriz. Sigaraya vergi koyarak
nasıl kimseyi içmekten alıkoyamıyoruz, sağlık çalışanına şiddeti azaltmak için
de cezaları arttırmanın ne kadar faydası var?
Hepimiz bir
yerlerden okuyup kendimizi geliştirmeye literatürü takip etmeye çalışıyoruz.
Öğrenme sürecimizi neden kolaylaştırmıyoruz. Neden Whatsapp’ta sınırlıyoruz
kendimizi. Kendimden biliyorum, o mecrada paylaşılan çoğu makaleyi okuma
fırsatım olmuyor ve tartışmalarının çoğunu takip edemiyorum, inanın kalıcı da
olmuyor, hatta çoğu arkadaşımız takip dahi etmiyor. Her öğrendiğimizi, yeni
kazanımlarımızı paylaşsak, her birimiz farklı ortamlarda aynı metinleri çözmeye
çalışıp zaman kaybedeceğimize ortak bir platformda imece usulü bir şeyler
yapsak bilimsel çalışmalara daha çok vaktimiz kalmaz mı? Çok merkezli
çalışmalar yapmak için iyi bir platform olmaz mı? Yoğun bakım kalite platformunda ya da yobuz org internet sitesinde olması şart değil, bunlar benim kendimce en
düşük maliyetle oradan buradan okuyarak kendimi web tasarımı konusunda geliştirmeye çalıştığım deneysel mecralar.
Derneklerimize
minnettarım maddi imkanlarım ve mesai uygulamaları izin verdikçe her türlü yoğun bakım aktivitesine büyük bir
istekle katılıyorum ve her sene bir önceki seneden daha kapsamlı planlanmış,
doyurucu bilimsel içerikler beni mutlu ediyor. İyi ki buradayım diyorum. Yurt
dışından gelen konuşmacıları dinleyerek, ağızlarından çıkan farklı bir uygulamadan
haberdar olmak, deneyimlerini, devam eden çalışmalarını dinlemek harika. Ancak kongrelere katılım maddi olanaklarımızı
çok fazla zorlamaya başladı. Toplantı özetleri ya da
videoları katılamayan belki de %60-70 çoğunluk için online sunulabilir diye
düşünüyorum. Yabancı katılımcıların konuşmaları tercümesiyle birlikte yayınlanırsa çok daha fazla arkadaşımız faydalanabilir. Bu kısmen büyük kongrelerde var ama çok faydalı lokal toplantılarda da yapılabilir.
Şimdiye kadar
yaptıklarımız belli ki işe yaramıyor. Sonuç olarak belli ki daha olağanüstü şeyler yapmalıyız. Bir şekilde
güçlerimizi birleştirip komisyonlar oluşturup gündem yaratacak videolar, haberler, sosyal medya
kampanyaları düzenlemeliyiz. Bir yerden başlamalıyız. Belli ki bu ülkede
seçim gündemi hiç bitmedi bitmeyecek, kendimizi gündemde tutmanın bir yolunu
bulmalıyız. Konuşarak sorunları tespit
edelim ama artık dişe dokunur bir şeyler yapmalı.
Burada sadece birkaç
başlıktan bahsettim, ülkemizde yoğun bakımcı gören masum hastane yöneticilerinden
ve diğer branşların bizlere bakışından hiç bahsetmiyorum bile…
Başta da dediğim
gibi böyle liderlik kaygısıyla yazdığım şeyler değil bunlar, bir şekilde öğrenilmiş çaresizliğimizden sıyrılmamız
gerekiyor, ülkemizde yoğun bakımın
yasalarını bu işi en iyi bilen değerli hocalarımızla yazıp, tartışıp bir
metin haline getirmemiz gerekiyor, diye düşünüyorum.
Ortada ülkemizin tüm yoğun bakımcılarının ortaklaşa
oluşturduğu bir metin olsaydı, yasa koyucular buna ne kadar kayıtsız
kalabilirlerdi?
Son dönemde iki yoğun bakım derneğimizin değerli hocalarını
aynı platformlarda görmek beni çok mutlu ediyor. Çözüme ulaşmaya o kadar uzak
değiliz, çok ta çaresiz değiliz gibi geliyor.
Yapmamız gereken her yoğun bakım sürecini yeni baştan
düşünmek ve bizlere çizilen sınırları biraz genişletmek.
Sağlıcakla.