Aşağıdaki yazacaklarım
eleştiri amacı taşımamaktadır, kısa ve orta vadede faydalı olacağını düşündüğüm
önerilerimdir.
Ben bir devlet üniversitesinde öğretim görevlisi doktorum. Üç farklı üniversitede 17 yıl hizmet verdim. Okumayı severim. Okuduklarımdan çıkardığım sonuçları öğrencilerimle paylaşmayı da. Eğer bir öğrencim anlattıklarımla Iğdır’daki annenizin şiddetli ağrısını kesebiliyorsa, Edirne’deki babanızın soluğuna bir rahat nefes olabiliyorsa, Hatay’daki bacınızın yarasını sarıp merhem olabiliyorsa, eşinizi yoğun bakımdan makinelerden daha kısa sürede çıkarıp, yoğun bakım yataklarını daha verimli kullanabiliyorsa ben bu ülkeye borcumu ödüyorumdur. Varsın ülkemin eğitim kurumları öğretim üyesi yapmaya layık görmesin, 23 yıllık hekime (öğretim görevlisi doktora), pratisyen doktor maaşı versin. Bende bilirim bir yılda yabancı dil öğrenip yurtdışına gitmeyi. İnanın benim için bu çok zor değil. Benim verdiğim sınavları başardığım zorlukları bilseniz, bunun çok da zor bir şey olmadığını bilirsiniz. Günde 16 saat ders çalışmışlığım çoktur. Neden hala gitmediğimi soran birçok yakınım oluyor.
Ülkeme
yapacağım daha çok hizmet var.
Neyse konu ben değilim konumuz İsrail denen canavarın bir gün bizim üzerimize de çullanacak olması. Bu konuda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Peki biz bu adamlarla nasıl başa çıkacağız?
-
Bugün televizyona bakma gafletinde
bulundum. Aman Allah’ım! Dört çocuklu kadınlar kocaya kaçıyor, küçücük
çocuklara tecavüz ediliyor, boğuluyor. Yüzünde insan sıfatı olmayan katiller ve
yardımcıları ekranda birbiriyle tartışıyor.
-
Masaların etrafında toplanıp yaptıkları
yemekleri yemek yerine birbirini yiyen insanlar, havada uçuşan hakaretler.
-
Dört beş çift kaynana gelini güreştiren
programlar.
-
Zaten obsesif insanları daha da obsesyon
manyağı yapmayı hedefleyen temizlik programları.
Bunları
niye anlattım bir insan çevresindeki 5 insanın ortalaması kadarmış diyorlar
ya, işte biz bunları seyrede seyrede bunlar gibi olduk. Trafikte
cinnet geçirmeler, tahammülsüzlükler neden zannediyorsunuz. Gençlerin bulunduğu
kafelerde, spor komplekslerinde, sahil kenarlarında konuşmalarına kulak
misafiri oluyorum. Hiç sanat yok hiç edebiyat yok, hiç bilim yok, gelecek
planları yok. Tüm cümleler küfürle bitiyor. En fakir erkek çocukları da en
sosyetik kız çocukları da her cümlesini küfürle başlatır, hakaretlerle bitirir
olmuş.
Biz
bu İsrail belasından bu şekilde kurtulamayız.
Bir
oğlum üniversiteye yeni başladı. İlkokul ve ortaokul çağlarında iki oğlum daha
var. Anneleri ders çalışmakta direndikleri için bazan cinnet düzeyinde kızıyor
onlara. Çok üzülüyorum. Allah biliyor ya içten içe çok çalışmasınlar en çok da
doktor olmasınlar istiyorum.
Meslek
hayatımda deneyim kazandıkça acaba bu işi daha iyi nasıl yapabilirim diye
araştırıp durdum. Ülkem için de iyi olacağını düşündüğüm önerilerimi özetlemek
istiyorum.
- Teknofest’te yaptığımız harika işleri
başka alanlarda da yapalım. Selçuk Bayraktar gibi pek çok alanda ülkemizi
göklere çıkaracak pek çok insan var. Onları bulalım. İnanın ülkesini seven hiç kimse bu
görevden kaçmayacaktır.
Hemen
bir hafta içinde geliştirmek istediğimiz tüm alan başlıklarını ilan edip
E-devletten ilan edelim. Her branşta önerilen insanları saptayalım.
Bu insanları siyaset gözetmeksizin her şeyin üzerinde bir konuma koyup
önerilerini alalım. Her konuda geliştirme önerilerini kitaplaştıralım,
kanunlaştıralım. Lütfen bunu çok hızlı yapalım. Bizi ancak bu kurtarır.
Politikaları buna göre düzenleyip bu insanların online eğitimlerini tüm
ilgililere, gençlere iletelim.
-
Kısa
vadede belki daha da etkilisi bu boş televizyon programlarını kaldıralım.
-
Bu bir gecede resmî gazetede yayınlayarak
yapabilir.
-
Sabah saatlerinde bu zekâ düşürücü terbiye
ve asap bozucu yayınlar yerine ev kadınlarına balkonlarında bahçelerinde nasıl
sebze yetiştireceklerini el işi yapacaklarını anlatın. Sonra da ürettiklerini devlet olarak alıp kişi başı gelirlerini arttıralım.
-
Edebiyat programları
koyalım Sabahattin Ali’yi anlatalım, Necip Fazıl’ı, Halide Edip’i, Nazım’ı,
Halikarnas Balıkçısını anlatalım. Vallahi de bugüne kadar neden okumadık biz
bunları demezlerse üç ayda herkes müptelası olur.
-
Edebiyat kitaplarından esinlenerek kısa film
yarışmaları düzenleyelim gençlere. Binlercesi film çevirsin.
Yeteneklileri seçelim. İnsanlar Amerikan
filmlerinin saçmalıklarını değil bizim gerçeklerimizi izlesin.
-
Her mahallede en az iki spor alanı
olsun, hiçbir şey yoksa çim ekilsin çocuklar takla atar
güreş yaparlar. Uygun alan yoksa belediyeler 1 ay içinde açsın. Her yıl binlerce futbolcu, kaleci
yetiştirelim. Dünyaya ihraç edelim. On milyon nüfusu olmayan ülke takımlarına
yenilmeyelim.
-
Güzel kuran okuyan kardeşlerimiz gelsinler,
güzel ayetlerin anlamlarını da her gün anlatsınlar. O zaman hayra barışa
yönelik işler yapıp, hak edene hakkını verip, kul hakkı yememeyi, hayvanlara
iyi davranmayı, yoksulu yetimi gözetmeyi, hoş sohbet etmeyi hatırlayabiliriz.
-
İçi boş üniversiteleri tespit edin, kapatalım
ya da cazip ve işler hale getirelim. İçi
boş insanları buralarda barındırmayalım.
-
Ortaöğretim seviyesinde başlayan sınav
çılgınlığı birçok genç fidanın kurumasına, psikolojisinin bozulmasına ve ona
hiçbir vermeyecek olan üniversite diplomaları almasına neden oluyor.
-
Eğitim fakültelerine yeni öğrenci
almayın eski mezun ama atanamayanlara 6 aylık güncelleme
yapıp hepsini atayalım.
-
Tüm köy okullarını açalım. Oralarda
tarım öğretin onlara, verimli hayvancılık nasıl yapılır? Öğretelim.
-
Tarım ve hayvancılığın başına
tarımdan gelen tarım yapan ve bundan sonra da tarım yapacak insanları getirelim.
Nerede ne vakit ne ekilecek devlet belirlesin. Meyveler sebzeler çöp olmasın.
Aracılar yerine devlet olsun…. vs.
-
Bazı gençlerin işi ağaç ekmek olsun. Her
ağacın bir uzmanı olsun. Sen ne iş yapıyorsun diye sorsalar ben kayın ağacı
uzmanıyım desin. Binlercesinin mesleği bu olsun ülkenin her yerini donatalım. Obruklar
olmasın. Kimisi marangoz olsun. İnegöl gibi 30 tane ilçemiz olsun. Dünyaya
ihraç edelim.
-
Binlercesi su uzmanı olsun daha
lisedeyken dünyanın dört yanına gönderip su sistemlerini öğrensinler.
-
Deniz suyunu arıtmayı öğrenelim.
-
Lütfen tüm çocuklar sınavlara girip
durmasın. Üniversite okuyup durmasın. Orta eğitimden sonra boyacı sıvacı
olsunlar ama dünyanın en iyileri…
-
Araba tasarım eğitimleri verelim onlar
ömür boyu dünyanın en iyi uçan arabalarını tasarlasınlar.
-
Orta okuldan sonra yapay zekacı olsunlar. Yapay
zekâ liseleri kurun. Tek işleri ömür boyu bu olsun. Temeli verin onlar
gerisini halleder.
-
Ekonomide yaptığınız gibi savunmada
yaptığınız gibi yetkin insanları yetkili hale getirin lütfen.
-
Bir şeyler yapmak için çırpınan insanları
bulun gel kardeşim bir fikrin mi var. Al sana yetki birlikte başaralım deyin. İnanın
çoğu ek ücret almadan seve seve ülkesi için çalışacaktır.
-
Her kurumda amirler tüm çalışanlarına işleyişin
nasıl daha iyi olabileceğine dair anketler yapsın.
-
Mobbing yapmaktan başka işi olmayanları
eleyin. Amiri olduğu alanda yetkin olmayanları eleyin. Kurum amirlerini kurum
çalışanları belirlesin. Korku değil şefkat ve liyakat hâkim olsun.
-
İsraf alanlarını
en iyi o işte çalışanlar bilebilir onlara soralım, anket yapalım.
Bu
saydıklarımın çoğunu üç aylık bir süreçte planlayacak güçte olduğumuzu
düşünüyorum. Tehlike yakın belki bu sene değil ama yakın bir gelecekte. Son
olarak fikirlerimi özetleyerek bitireyim.
Ülkemizde
her alanda işini en iyi yapanlar kimler onları bulalım. Onların
belirlediği şekilde eğitimleri düzenleyelim. Boşu boşuna eğitimden hedef odaklı
eğitime geçelim. Liseyi bitiren gençler branşlarını çoktan belirlemişler
sevdikleri konuda eğitim almış olsunlar. Lise bittiğinde gelir elde edebilecek
donanıma sahip olsunlar. Ondan sonra alanlarında başarılı olan, olanla
yetinmeyenler ama başarılı olduğunu kanıtlayanlar, araştırma yapmak üzere
üniversitelere geçsinler. Sınav derdi kalmasın.
Her
şey eğitim ve işi bilene vermekte bitiyor gibi.
Bizim
çok ama çok acilen harekete geçmemiz gerekiyor. Ben Azerbaycan’da Hocalı
katliamı olduğunda sanırım 10 yaşındaydım. Her Cuma namazında her teravih
namazında Ermenilere lanetler okunuyordu. Dualarımızın kabul olması 35 yıl
sürdü. Birkaç iyi adam SİHA’ları üretti o insanlara hakkettiği cezayı verip
Türk Toprağını kurtarabildi. Ve belki nicelerini. O kadar vaktimiz yok farkındaysanız. Bir
yıldır da İsrail’in caniliğine beddualar okuyor. Futbol turnuvaları için
heyecan duyabiliyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor ve o ateş artık bize o kadar
da uzak değil.
Topyekün birlik olmak birlikte olmak zorundayız.
Batı Trakya, Adalar, Suriye, Irak, Kıbrıs ve büyük ihtimalle Ermenistan Amerikan askerleri ve cephanelikleriyle dolmuş taşmak üzere. Hedef çoktan belli değil mi? Devletimiz bunun çoktan beri farkında gerekli askeri önlemleri aldıklarını biliyoruz. Ama bunun farkına tüm toplum olarak varmalıyız.
Vakit çekirdek çitleyip, ne kadar da yaklaştılar deme vakti değil.
Çocuklarımın geleceği için çok endişeliyim.
Bir an önce milli gelirimizi arttırıp hep birlikte birlik olarak güçlenmeliyiz.
İki üç yılda 30 yıllık yol almalıyız.
Daha önce yaptık yine yaparız. Birbirimizle çatışmayı bırakalım.
Aklın yolunda buluşalım.
Allah
aşkına Kuranı Kerimi açıp okuyun bir kere, Allah aşkına Atatürk’ün,
şehitlerimizin, gazilerimizin fedakarlıklarını düşünün Nutuk’u okuyun bir kere.
Bir ayınızı almaz.
Umarım
bu yazdıklarım küçük de olsa bir ateş yakar, farkındalık yaratır.
Sağlıcakla.
drserdarefe@gmail.com