14 Aralık 2019 Cumartesi

Bir Yoğun Bakım Uzmanının Fikir Uçuşmaları ve Yeni Yıldan Beklentisi


Yine bir hafta sonu akşamı yavrularımla geçirdiğim güzel anlar sonrası onların uyku saati, benim de “Ne yapsam acaba?” saatim.


Strateji uzmanlarının komplo teorilerini anlattığı Youtube videoları artık hiç ilgimi çekmiyor. 

Yapay zekâ konusunda da (4-0) gerideyiz ama hala farkında değiliz. “Yapay zekanın şerrinden koru bizi Ya Rabbi!” Diye dua edeceğimiz günler yakındır.


  “4-0” deyince bizim Galatasaray kaç gol yemiş son maçında? Beş mi? Vallahi bilmiyordum. Futbol keyfimiz de kalmadı. “Bu da mı gol değil be kardeşim”


Hiç mi bir şeyimiz düzgün olmaz, hep mi bu kadar ezik olmak zorundayız?

Kur’an-ı okuyorum her sayfasında yetim hakkını yeme, evsiz kalmışa dara düşene yardım et, karşılık beklemeden maddi yardımda bulun, iyiliklerde yarış, barışa hayra yönelik işler yap, affet demesine rağmen, oruç tutup namaz kılmakla dinini sınırlayan, Kur’an-ı göz ardı edenlerden de af edersiniz artık tiksindim. Size bir sır vereyim mi? Kur’anda insanların ancak yarısının inandığı, bu inananların da yarısının Allah’a ortak koştukları için günaha battığı, ancak geri kalan azınlığın kurtuluşa erişebileceğini bildirmiş Yüce Mevlam. Yani kabaca %25’imizin cennet şansı var gibi… Sonuç olarak 


                                              “Bu dünyadan fayda yok, öbürü de şüphelu”

Rahmetli dedem kahveciydi, benim gördüğüm yaklaşık üç paket kadar sigara içerdi biri sönmeden diğer birinci cigarasını yakardı, kahvehane masasında elinde sigarası sandalyede uyuyakalırdı, 83 yaşında rahmetli oldu. O yaşa kadar bir şeyi yoktu slepp apne dışında, onu da doktor olunca sonradan sonradan anladım, adamcağız kükrerdi uyurken, bir ara kesilirdi nefesi sonra yıldırım gibi çakardı horultu yeniden, nasıl uyurdum o gürültüde bir bakmışım sabah olmuş. Neden anlatıyorum bunu yazları çıraklık yapardık beş erkek torunduk akrandık birbirimize, çay götürürdük masalara, saat sekiz akşam TRT haber saatiydi, yeni yeni yabancı futbolcular rekor ücretlerle ülkemize gelmeye başlamışlardı. Dedemin sözü geldi aklıma “Uhh! Denizde yüzen gemi bu beya?” demişti, bir adama bu kadar para verilir mi? Nedense aklımdan çıkmadı bu yaşa kadar. Sadede geleyim bu kadar para veriyoruz bu yabancı futbolculara 2000 yılından bu yana bir Avrupa başarımız var mı? Biz niye bu paraları saçıyoruz elin oğullarına. Yasaklayın şu yabancı futbolcu mevzusunu bakın analar neler doğurmuş görün ülkenin dört yanında, paramız bize kalsın, 80 milyondan 11 tane adam çıkmaz mı ya?

Diyeceğim o ki mutlu olmak için Danimarka’lı, İsveçli, İzlanda'lı ya da Finlandiya'lı mı olmamız gerekiyor du? 



Adaletin bu mu dünya diyesi geliyor insanın, 2019 yılı başından Kasım’a kadar yurt dışına kaçan hekim sayısı yanlışım yoksa 960 civarında şu anda 1000’i geçmiştir diye düşünüyorum. 
Ben bunları neden anlatıyorum, aklımdan geçiverenler işte konu konuyu açıyor. Ülkemi seviyorum ama ülkemin insanları doktorlardan pek haz etmiyor. Olsun ben işimi iyi yapayım da, iyilik bilirlerse ne ala, bilmezse de canı…… modundayım, artık.

Gidebildiğim yere kadar, öğrenebildiğim kadar, mümkün olursa öğretebildiğim ölçüde mutlu hissedeceğim kendimi. Hele bir de icat çıkaracak kadar şanslı olabilirsem belki o zaman mutlu olabilirim.

Bugün bir anket çalışması geldi Whatsapp’tan, 12 soruluktu sanırım, bir çırpıda yanıtladım. Mutlu oldum. 2015 yılında katıldığım ilk yoğun bakım kongresiydi. Çok değerli hocalarım yuvarlak masa toplantısı yaptılardı. “Ne istersiniz gençler bizden” diye sormuşlardı. Ben de demiştim ki “Türk Toraks Derneği’nin her sene asistanlarına eğitim kampları oluyor ve ücretsiz, sizler de böyle bir organizasyon sağlasanız ne güzel olur” demiştim o zaman ki aklımla.   Aradan beş yıl geçti anladığım kadarıyla böyle bir organizasyon planı var ama ücretsiz olacağını pek zannetmem.

Yine başka bir derneğimizin toplantısında, bir önerim olmuştu, çok ta mantıklıydı, hala da fikrimin arkasındayım. Buradan yeniden tekrarlamak istiyorum, yeni nesil yoğun bakım uzmanlarının çalışma ortamları çok yoğun, birçok çatışmayla uğraşmak, olmayan düzenleri kurmak ve malpraktisten kendilerini korumak zorundalar. Kendilerini geliştirmeye, körelmemeye muhtaçlar. Bunu nasıl yapacaklar?

Sürekli Ankara’ya İstanbul’a mı taşınacaklar.

Çoğumuz, yerimize bırakacak yoğun bakımcı bulamıyoruz. Hadi bulduk diyelim, bir kurs olmuş 700 TL, koy yol parasını 1000 lirayı geçti mi? Gittin geldin yol yorgunluğu cabası. Siz bana adam başı 100’er lira verin ben sizin için cihazın içinden girip dışından çıkarım, Venö-venöz cihazını vidalarına kadar söküp takmayı öğretirim 😊 Bu işin şakası önerim odur ki.

Yoğun bakımı ilgilendiren çok değerli bu toplantıları video çekimi yapalım, dernek sayfalarına yükleyelim, izlemek isteyen dernek hesabına yatırsın ücretini 50-100 TL neyse, bizler de doya doya izleyelim bir kurs parasına yedi toplantı izleyelim. Hem bu kadar emek harcanan toplantılar suya yazı yazmaktan öteye gidebilsin, tüm camiaya ulaşsın. Hep birlikte gelişelim.

Çok merak ettiğim ve katılmak istememe rağmen bir türlü fırsat bulamadığım, mesela yoğun bakımların akılcı kullanımı toplantıları, palyatif bakım ile ilgili yakın zamanda Kütahya’da yapılan sunumlar, ileri mekanik ventilatör uygulamaları, İzmir’de İstanbul’da başlayacak olan toplantılar, toksikasyon toplantıları vs. daha neler neler.

Kırk ya da diyelim yüzer kişinin faydalanacağı bu çok emek harcanan ve altın değerinde toplantıların belki de binlerce kişiye ulaşması çok daha etkili olmaz mı? Ayrıca bu anlatılanları belki de yıllarca kahvesini yudumlarken durdurup durdurup hazmederek dinlemek herkes için daha keyifli olmaz mı? 

Ülkemiz yoğun bakım kalitesini arttırmaya faydası olmaz mı?

Bu fikri elbet ilk ve tek düşünen ben değilimdir, mutlaka tartışılmıştır, benim akıl edemediğim noktalar mutlaka vardır. Affınıza sığınarak bu konuyu gündeme getirmek istedim.  

Dahiliye asistanlık ve uzmanlık zamanlarımda online toplantılar olurdu, firmaların sponsorluğunda Türkiye genelinde canlı toplantılar olur, müsaitsek canlı izler değilsek video kayıtlarından izlerdik. 



Buradan ülkemiz çağdaş yoğun bakımlarının kurucusu olan değerli hocalarıma sesleniyorum. Bizler için yaptığınız organizasyonlar çok değerli ama birkaç şanslı azınlık dışında sponsor bulamıyoruz, hadi bulduk zaman olmuyor, zaman buldunuz iki gün izin aldınız döner sermaye kesintisi çabası ve çoğumuz artık çok uzaklarda görev alıyoruz.

Yoğun bakım derneklerimizin bu konuyu gündemlerine almalarını diliyorum, saygılarımla. 

                                Kalın sağlıcakla, herkese yeni yılda mutluluklar diliyorum .