Geçen günlerde katıldığım bir makale yazma
eğitiminde “testini yapmadığın konuda fikir belirtmek hatadır, p değeri ile destekle” dendi.
Bu tabiki bilimsel açıdan doğru, p değeriyle deseteklemediğin şeyleri nasıl
kanıtlayacaksın? Geçen yıl genel cerrahi
yoğun bakımda bir kalite çalışması yaptım. Benden önce çalışma düzeni açık
stildeydi. Benden sonra çalışma stili yarı açık stile evrildi. Yatış
çıkış kararları ilgili Anabilim Dalının Öğretim Üyeleri tarafından yapıldı. Sabahları
gelip kendi hastalarının vizitlerini yaptılar. Sonrasında ben yoğun bakımcı
gözüyle hastalara tekrar vizit yapıp orderları düzenledim. Hastaların gün
içinde takiplerini yapıp hasta yakınlarını ayrıca bilgilendirdim. Altı aylık
çalışmam sonrası nelerin değiştiğini ölçebilmek için göreve başlamamın
öncesindeki altı ayda kalite verilerini derledim ve iki dönem arasında
kıyasladım. Özetle yoğun bakımda kalış süresinde, mekanik ventilasyon
süresinde, mekanik ventilasyon kullanım oranında anlamlı azalma oldu. Yoğun
bakım doluluk oranı %110 civarlarındayken %92 ye geriledi. Bir yoğun bakım
yatağından faydalanan hasta sayısında yatak başına 4 hasta artış oldu. Hem
yatak devir hızı arttı hem de acil yatak gerektiğinde hastalara kolaylıkla yer
bulunabildi. Yatak kullanım verimliliği arttı. İstatistiksel anlamlılık olmasa
da kateter enfeksiyonu %8.5’ten %4’e geriledi. Beyin ölümü tanısı alan hasta
sayısı arttı…vs.
Topladığım verilerin analizini yapıp ilgili
kliniğe sonuçlarla ilgili sunum yaptığımda, “Tamam çok güzel ama bunları
nasıl yaptık, ne değişti?” diye bir soru geldi. Aslında nelerin değiştiğini
makeleme güzelce yazmıştım ama p değeriyle destekleyemediğim için bir anlamı
yoktu? Danıştığım hocalarım ve hakemler öyle düşündüğü için bu paragrafları
teker teker çıkardım. Aklıma takılan konu bu. Ben bu çalışmayı kendimi övmek ya
da yoğun bakımcının farkını göstermek için yapmadım. Aslında nelerin
değiştiğini anlatmayı daha çok isterdim ve böylelikle genel cerrahi alanına bir
katkım olsun isterdim. Yeni bir başlık atmam gerekirse bir yoğun bakımcı 3. basamak bir Genel Cerrahi Yoğun Bakımda neyi farklı yapıyor, özetleyeyim de
içim de kalmasın.
Ülkemizin çoğu yerinde gördüğüm kadarıyla YB
hastaları sürekli ve nispeten ihtiyaçlarının üzerinde idame mayi almakta ve
hipervolemiye maruz kalmakta. Sıvının içeriği de genellikle %0.9 NaCl. Bu durum
hem sıvı akümülasyon sendromuna neden oluyor (bu konuya başka bir yazımda
ayrıntılı değinmiştim) hem de hipercloremik metabolik asidoza neden oluyordu.
***
Öncelikle stabil hastalarda sıvı rejimini hastaların mevcut kilolarına
göre 30ml/kg olacak şekilde planladım. AKG değerleri doğal sınırlarda ise SF+
Ringer Laktat veya İsolyt-S, metabolik alkalozu varsa SF, metabolik
asidozu varsa RL ya da hiperglisemik ya da KC yetmezliği, MODS tabloları varsa
isolayt-S olacak şekilde düzenledim. Hastların sıvı yüklenmeleri geriledikçe
ekstübe olmaları kolaylaştı. Cilt ödem azaldığı için basıyarası oranı da azaldı.
*** Yoğun bakım tedavilerinden fayda göremeyecek kadar ağır ve tüm çabaların tüketildiği vakalarda bu hastalara kaliteli bir ölüm süreci sağlanması özellikle palyatif bakım yatağı olmayan üniversite hastanelerinde büyük önem taşıyor. Hem bu hastalar gereksiz invaziv işlemlerden gereksiz acilardan kurtulabiliyor hem de YB tedavilerinden fayda görecek hastalar için yatak sıkıntısı çekilmiyor.
Sizlere p değeri olmayan uygulama değişikliklerimi özetlemeye çalıştım.
Bunların hangisi neyi ne kadar düzeltmiştir, yorumlamak zor ancak açık stilde çalışan yoğun bakımlarımızın sayısını azaltmamız gerek. Bir yıllık cerrahi yoğun bakım deneyimimde tabi ki bazen sıvı tedavisi analjezi tedavisi gibi noktalarda farklı görüşlerimizin olduğu hastalar oldu karşılıklı hoşgörü ile çatışma yaşamadan orta noktayı bulabildik.
Bir kalite çalışması yapınca aslında servisinizin bir durum tespitini yapmış oluyorsunuz. Başaramadıklarım da vardı. Örneğin kateter kullanım oranını %1 bile azaltamamıştım. Şehir hastanesinde bunu yapmanız kolay kapalı YB stilinde çalışıyorsunuz, patron sizsiniz. Ancak üniversite hastanelerinde ise nöbet şartlarında genellikle asistan hekimler endikasyonu koyup taktıkları için bu kısma çok müdahil olmadım. Bu nedenle aslında tüm yoğun bakımlarda olduğu gibi burada da hem arteriyel hem de venöz kateter takma gerekliliği ve gereği kalmadığında çıkarılması konusunda eğitime daha çok önem verilmesi gerekliliğini bir kez daha yaşadım. Daha önce de defalarca anlatmıştım ama yazılarımı yeni okuyanlar için bir anımı anlatıp bitireyim. Yan dala yeni başladığım dönem kateter enfeksiyon oranları oldukça yüksek son 3 aylık %12,4 gibi. Kendime iş edindim literatürü taradım, neler yapmışlar diye. Maske, bone, eldiven steril örtü, metal kap vs kullandım. Mümkün olduğunca kateterleri hep kendim taktım. Üç ay sonraki enfeksiyon komitesine içimde bir huzurla gittim acaba % kaça düşmüştü? Sıra bizim YB’ye gelince alnımdan vurulmuşa döndüm. O da ne oran %12,5!
Demek ki yanlış yere odaklanmıştım. Her şey
steril takmakla ve aynı kişinin takmasıyla ilgili değildi. Bir makalede “gözlenen
enfeksiyon oranınızı azaltamıyorsanız beklenen oranı azaltın” diyordu. Ben de öyle yaptım. Kateter kullanım ve çekme
şartlarını hemşirelere anlattım. Buna göre kateter talebi yapmalarını istedim.
Bir üç ay sonraki kateter takma oranında %25, kateter enfeksiyon oranında ise %4
düşme olmuştu. Düşüş oranı iyidi ama halen çok yüksekti. Çare bulamadığım
şeyler, YB’nin fiziki şartları ve maalesef üç hastaya bir hemşire düşmesiydi,
yani kateter bakımında zaafiyetimiz vardı. Yıllar geçip de şehir hastanesine
geçtiğimde 2 hasta bakan hemşireler, 40 m2’lik tekli ve neredeyse
tamamı negatif basınçlı hasta odalarıyla, karşılaşınca, neden buralarda
enfeksiyon oranlarının çok daha düşük olduğunu anladım. Ayrıca oda bakım
hizmetlisi ayrı, temizlik personeli ayrı, transport personeli ayrı.
Yoğun bakımlarımızda fiziki yapıyı, personel
durumunu ve ekipman durumunu iyileştirilmek her zaman mümkün olmayabilir ama yoğun
bakım süreçlerimizin kalitesini geliştirmek elimizde.
Bunu yapabilmek için önce ne durumda
olduğumuzun selfisini çekmeliyiz.
Var mısınız?
Sağlıcakla.
Hatalıysam lütfen serdarefe@uludag.edu.tr
adresine bildiriniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
YOBAKAP Forum