Yoğun bakımcı olmasanız
da bu cümleyi hemen her gün duyarsınız “yoğun bakımlarda yer yok” doğru
yok ama neden yok?
Aslında YB
yatağı çok ve uygunsuz kullanım söz konusu, yoğun bakımdan fayda göremeyecek
kadar ağır yani son dönem ya da terminal dönem diye tanımladığımız hasta grubu,
hastanın istememesine rağmen kendini bir YB yatağında buluveriyor.
İkinci neden
YB da tedavisi tamamlanmış ama servise çıkabilecek kadar da iyi olmayan, alt
basamak ya da ara yoğun olarak tabir edebileceğimiz birimlerin olmaması
nedeniyle çıkarılamayan hastalar.
Bir diğer grup ise eve taburcu olamayacak ama
yataklı servis bakımından da fayda görmeyecek grup, bu hastalarımız içinde
palyatif bakım merkezleri gerekli, var ama talep çok fazla.
Edirne’de yaşanan bir olay hastamız Batı Trakya’dan
ülkemize hafta sonu gezintisi için geliyor, bir trafik kazası yaşanıyor ve
hastaya bir türlü yer bulunamıyor, hasta komadan çıkıp gözünü açtığında Erzurum’da
buluyor kendini.
Yoğun bakım yataklarının sürekli dolu, yeni
yatak taleplerine cevap vermemize engel olmakla birlikte, sürekli %80’nin
üzerinde bir doluluk oranı iş yükünü
arttırdığı için bakım kalitesini olumsuz etkilemekte ve hastane kaynaklı
enfeksiyon oranlarında da artışa neden olmaktadır.
Tersini düşünürsek YB yatak kapasitesi kullanım oranımız %60’ın altında ise bu sefer de
YB ünitesine yaptığımız masraf, eğitimli insan iş gücü etkili kullanılmadığı
için finansal açıdan sıkıntılar yaşıyoruz. Orta yolu bulmak en güzeli.
Nasıl yapabiliriz? Acil servislerle koordineli çalışıp yoğun bakımdan fayda
göremeyecek kadar ağır ya da hafif hastalar konusunda bir uzlaşmaya varmalıyız.
Ayrıca resüsite edilmesi düşünülmeyen yani tedaviden fayda görmeyeceği bilinen ya
da hastanın istemediği durumlara yönelik yasal düzenlemeler yapılmalı.
Daha önceleri “futil tedavi” yani boşuna tedavi
olarak adlandırdığımız bugünlerde ise “potansiyel
olarak uygunsuz tedaviler” olarak isimlendirdiğimiz terminal hasta bakım
masrafları da diğer bir sorun.
Yatakların verimli kullanılamaması nedenlerini özetlemeye
çalışırken sık kullanılan bir kalite göstergesi olan yatak kapasitesi kullanım oranı (YKO)’dan da bahsetmiş olduk.
Bir diğer önemli verimlilik göstergesi ise “yatak devir hızı (YDH)” yani bir YB yatağının belirli bir sürede (ay, yıl) kaç hasta
tarafından kullanıldığının bir göstergesidir.
Bu iki veri sağlık bakanlığı
tarafından zaman zaman taranmaktadır. Bu kriter ne kadar yüksekse, YB’nin
gelirini de arttırmış oluruz diye düşünülebiliriz ama durum her zaman böyle
değildir. Hep kısa yatış süreli hastaya bakım hizmeti verirseniz, bu sefer çoğu
yatağınız boş kalacaktır. Veriminiz düşecektir. Bu nedenle bu kriterleri
birlikte kullanmak daha iyi bir fikir gibi geliyor.
Yakın dönemde bu kalite
göstergelerine ait literatür taraması yaparken Pabon
Lasso Metodu(*)
ile
karşılaştım, bu metod aslında 30 yıldır dünyada hastanelerin yatak kullanım verimliliğini birbiriyle kıyaslamak için kullanılmıştı. "Acaba yoğun bakımlar için bu metod geçerli
midir?" diyerek bir tarama daha yaptığımda sadece İran’da(**) bir yoğun bakımın beş yıllık verilerinin kıyaslanmasında
kullanıldığını gördüm.
(*) Pabón Lasso H. Evaluating hospital performance through simultaneous application of several indicators. PAHO bulletin 1986. 20(4): 341-357.
(**) Anushiravani A, Masoompour SM: Assessing the performance of a medical intensive care unit: A 5-year single-center experience. Indian journal of critical care medicine: peer-reviewed, official publication of Indian Society of Critical Care Medicine 2017, 21(3):163.
Üç yıllık kendi verilerimizle bu grafiği kullandığımızda
oldukça ilginç sonuçlar elde ettik. Bu uygulamamızı YB ünitemizin kalite
çalışmaları kapsamında makale haline getirdik. Yayın olarak kabul edildi,
basılmayı bekliyor. Onu da sizinle paylaşmak için sabırsızlanıyorum.
Burada kısaca özetlemem gerekirse; YKO ve YDH kalite göstergelerini bir grafik üzerinde yerleştiriyoruz. Bu
verilerin kesişim noktası bize o
yılın yatak kullanımı hakkında fikir veren bir noktayı işaret ediyor. Kıyaslamak
istediğimiz her yıl için ayrı ayrı verimlilik
noktalarını elde etmiş oluyoruz.
Sonrasında kıyaslanacak yılların ortalama YKO ve ortalama YDH değerlerini hesaplayıp grafiğimizi dört verimlilik bölgesine
ayırıyoruz.
İlginç
olarak bu iki kalite göstergesinin kesişim noktasından geçirdiğimiz doğrusal
çizgi bize ortalama yatış süresi (OYS)
hakkında fikir veriyor. Öyle bir grafik ki, iki göstergenin matematiksel
korelasyonu üçüncü bir kalite göstergesini aynı grafikte görmemizi sağlıyor.
Şimdi “OYS’nin yoğun bakımda
kullanılması çok uygun mu?” diye soranlarınız olacak, nereden biliyorum çünkü
daha önce bir kongre sözel sunumumda soruldu da oradan biliyorum :)
Burada
gözden kaçırılmaması gereken verimlilik noktası oluşturulurken OYS’nin bir
işlevi yok, ikincil kazanç olarak elde ediliyor.
Tamamen
kurmaca verilerle size bir örnek vereyim. 12 yataklı bir YB kliniğinin
Son
dört yıllık YKO ve YDH’ları aşağıda tabloda gördüğünüz gibi olsun
YKO
(%)
|
YDH
|
|
2014
|
60
|
35
|
2015
|
75
|
42
|
2016
|
85
|
48
|
2017
|
98
|
40
|
Ortalama
|
79,5
|
41,25
|
Ben buraya kadar getirip tartışmaya açmak istiyorum, sizce işe yarar bir yöntem mi?