Yaklaşık iki haftadır bir yazı
yazmak gelmedi içimden, sağlıkta
şiddet her yerde!
Sadece on gün içinde olan olaylar
ve korkarım bu olaylar son da değil. 112’de, acil serviste, poliklinik
odasında, yoğun bakımda… Ama asıl acı olan bu durumun
artık kabullenilmesi, kimseye garip gelmemesi Rivayet o ki, bir ilin resmi bir
kurumunda sıra gelmediği için ortalığı karıştırıp şiddet
uygulamaya kalkan birine:
“Sen burayı hastane mi zannettin?”deyip yaka paça dışarı atılmış. Güler misin ağlar mısın?
Biz sağlıkçılar ne için uğraşıyoruz
biz, kimin için emek harcıyoruz, sadece kendimiz için mi?
Kendi refahımız, kendi
maddiyatımız ve sadece kendi mutluluğumuz için
mi?
Sadece akademik kariyerlerimiz
için mi? Gerçekten öyle mi zannediyorsunuz.
Siz yatağınızda uyurken doktorlarınız
sabaha kadar bilgisayarlar başında o çocuğa, o gence, o teyzeye, o adama, o
dedeye tanı koymaya daha iyi bir tedavi
aramaya, ızdırabını azaltmaya çalışıyor.
Nöbetlerde sabah üçlere, beşlere
kadar yatan hastalarına bakıp iki saatlik uykuyla güne devam edip polikliniklerde
size hizmet vermeye devam ediyorlar.
Hemşireleriniz hasta başlarında
mekik dokuyor, ilacını veriyor, ızdırabını soruyor,
yarasını sarıyor, temizliğini yapıyor, çoğunuz bilmez gerektiğinde
altını temizliyor. Hasta bakıcılarınız, temizlik personeli her gün ama
her gün ellerini, ayaklarını sizlerin hastaları
için paralıyor. Bunlar karşılığında maaşımızı da
alıyoruz.
Aldığımız maaş kadar çalışmıyoruz,
bunu bilmeniz için yazıyorum. Bizim işimizde “ne kadar ekmek o kadar köfte” lafı pek geçerli değildir. Elimizdeki imkanlarla elimizden
gelenin en iyisini vermeye çalışırız.Çünkü bizim işimiz insan sağlığı. Sizler işinizi yaparken günde iki
demlik çayı keyifle içebilirsiniz, iş yerinize kebap söyleyip bir güzel
yiyebilirsiniz, söyle bir bunalsanız, açıp “erik dalını” kıvırabilirsiniz, bir yakınınızın
işini rahatlıkla öne çekebilirsiniz.
Ama bizler hasta yanında bir şeyler
içmekten utanırız, bir yakınımızın işini görmek için
bile çoğu zaman “sıra alıp ta gel kavga çıkmasın” deriz, diğerlerini yapsak zaten gazeteye
çıkarız. Onu bırakın öyle bir hale geldik ki
tuvalet ihtiyacımız olduğunda poliklinikten çıkabilmek
bile bir mesele haline geldi. Büyük şehirlerde yoğun hastanelerde, hekimler
kapıda güvenlik
görevlisi ile çalışır hale geldi.
*** Lütfen hastanelere gelirken sağlıkçıların sizlerin düşmanı değil, şifa kaynağınız olduğunu unutmayın.
*** Lütfen hastanelere gelirken o
gün işinizin beklediğinizden uzun sürebileceğini, çünkü
arada acil vakaların araya girebileceğini unutmayın.
*** Lütfen bazı hastalık ve ağır
durumların maalesef ne yapılırsa
yapılsın kötü sonuçlanabileceğini unutmayın. *** Lütfen bindiğiniz dalı
kesmeyin, bu gün sağlık çalışanlarına şiddet göstererek yarın ne olacağını düşünüyorsunuz?
Tam bu satırları yazarken bir
haber daha gördüm, galiba ülkemizde insan hayatına değer vermek suç haline
geldi.
Bu adamcağız Hollanda’dan
ülkesine tatil için gelen bir gurbetçi, bu hale gelmesinin sebebi yaya geçidinde
bekleyen yayaya durup yol vermek. O duruyor ama bizim
medeniyetsizgillerimiz durur mu, arkadan geçiriyor haliyle, ama
adamcağızı bu hale sokan kaza değil, kaza sonrası vay sen yolun ortasında nasıl durursun diye adamı darp etmeleri.
Başlığı değiştirdim şiddet
her yerde!
Medeniyetsizgiller…
Biliyorum aynı şeyleri tekrar etmek kendi kendimize mırıldanmaktan başka bir şey değil.
Eee bunları yazdım da ne oldu? Kısa vadede bir şeylerin değişeceğini ummasam da, bir umutsuzluk içinde olsam da yazma ihtiyacı hissettim
Bir şey yapmalı ama
hemen!