4 Ekim 2024 Cuma

Değerli Devlet Büyüklerine ve Şerefli Türk Halkına


Aşağıdaki yazacaklarım eleştiri amacı taşımamaktadır, kısa ve orta vadede faydalı olacağını düşündüğüm önerilerimdir.


Ben bir devlet üniversitesinde öğretim görevlisi doktorum. Üç farklı üniversitede 17 yıl hizmet verdim. Okumayı severim. Okuduklarımdan çıkardığım sonuçları öğrencilerimle paylaşmayı da. Eğer bir öğrencim anlattıklarımla Iğdır’daki annenizin şiddetli ağrısını kesebiliyorsa, Edirne’deki babanızın soluğuna bir rahat nefes olabiliyorsa, Hatay’daki bacınızın yarasını sarıp merhem olabiliyorsa, eşinizi yoğun bakımdan makinelerden daha kısa sürede çıkarıp, yoğun bakım yataklarını daha verimli kullanabiliyorsa ben bu ülkeye borcumu ödüyorumdur. Varsın ülkemin eğitim kurumları öğretim üyesi yapmaya layık görmesin, 23 yıllık hekime (öğretim görevlisi doktora), pratisyen doktor maaşı versin. Bende bilirim bir yılda yabancı dil öğrenip yurtdışına gitmeyi. İnanın benim için bu çok zor değil. Benim verdiğim sınavları başardığım zorlukları bilseniz, bunun çok da zor bir şey olmadığını bilirsiniz. Günde 16 saat ders çalışmışlığım çoktur. Neden hala gitmediğimi soran birçok yakınım oluyor.

Ülkeme yapacağım daha çok hizmet var.

Neyse konu ben değilim konumuz İsrail denen canavarın bir gün bizim üzerimize de çullanacak olması. Bu konuda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Peki biz bu adamlarla nasıl başa çıkacağız?

-          Bugün televizyona bakma gafletinde bulundum. Aman Allah’ım! Dört çocuklu kadınlar kocaya kaçıyor, küçücük çocuklara tecavüz ediliyor, boğuluyor. Yüzünde insan sıfatı olmayan katiller ve yardımcıları ekranda birbiriyle tartışıyor.

-          Masaların etrafında toplanıp yaptıkları yemekleri yemek yerine birbirini yiyen insanlar, havada uçuşan hakaretler.

-          Dört beş çift kaynana gelini güreştiren programlar.

-          Zaten obsesif insanları daha da obsesyon manyağı yapmayı hedefleyen temizlik programları.

Bunları niye anlattım bir insan çevresindeki 5 insanın ortalaması kadarmış diyorlar ya, işte biz bunları seyrede seyrede bunlar gibi olduk. Trafikte cinnet geçirmeler, tahammülsüzlükler neden zannediyorsunuz. Gençlerin bulunduğu kafelerde, spor komplekslerinde, sahil kenarlarında konuşmalarına kulak misafiri oluyorum. Hiç sanat yok hiç edebiyat yok, hiç bilim yok, gelecek planları yok. Tüm cümleler küfürle bitiyor. En fakir erkek çocukları da en sosyetik kız çocukları da her cümlesini küfürle başlatır, hakaretlerle bitirir olmuş.

Biz bu İsrail belasından bu şekilde kurtulamayız.

Bir oğlum üniversiteye yeni başladı. İlkokul ve ortaokul çağlarında iki oğlum daha var. Anneleri ders çalışmakta direndikleri için bazan cinnet düzeyinde kızıyor onlara. Çok üzülüyorum. Allah biliyor ya içten içe çok çalışmasınlar en çok da doktor olmasınlar istiyorum.

Meslek hayatımda deneyim kazandıkça acaba bu işi daha iyi nasıl yapabilirim diye araştırıp durdum. Ülkem için de iyi olacağını düşündüğüm önerilerimi özetlemek istiyorum.  

- Teknofest’te yaptığımız harika işleri başka alanlarda da yapalım. Selçuk Bayraktar gibi pek çok alanda ülkemizi göklere çıkaracak pek çok insan var. Onları bulalım. İnanın ülkesini seven hiç kimse bu görevden kaçmayacaktır.

Hemen bir hafta içinde geliştirmek istediğimiz tüm alan başlıklarını ilan edip E-devletten ilan edelim. Her branşta önerilen insanları saptayalım. Bu insanları siyaset gözetmeksizin her şeyin üzerinde bir konuma koyup önerilerini alalım. Her konuda geliştirme önerilerini kitaplaştıralım, kanunlaştıralım. Lütfen bunu çok hızlı yapalım. Bizi ancak bu kurtarır. Politikaları buna göre düzenleyip bu insanların online eğitimlerini tüm ilgililere, gençlere iletelim.

-          Kısa vadede belki daha da etkilisi bu boş televizyon programlarını kaldıralım.

-           Bu bir gecede resmî gazetede yayınlayarak yapabilir.

-          Sabah saatlerinde bu zekâ düşürücü terbiye ve asap bozucu yayınlar yerine ev kadınlarına balkonlarında bahçelerinde nasıl sebze yetiştireceklerini el işi yapacaklarını anlatın. Sonra da ürettiklerini devlet olarak alıp kişi başı gelirlerini arttıralım.

-          Edebiyat programları koyalım Sabahattin Ali’yi anlatalım, Necip Fazıl’ı, Halide Edip’i, Nazım’ı, Halikarnas Balıkçısını anlatalım. Vallahi de bugüne kadar neden okumadık biz bunları demezlerse üç ayda herkes müptelası olur.

-          Edebiyat kitaplarından esinlenerek kısa film yarışmaları düzenleyelim gençlere. Binlercesi film çevirsin. Yeteneklileri seçelim.  İnsanlar Amerikan filmlerinin saçmalıklarını değil bizim gerçeklerimizi izlesin.

-          Her mahallede en az iki spor alanı olsun, hiçbir şey yoksa çim ekilsin çocuklar takla atar güreş yaparlar. Uygun alan yoksa belediyeler 1 ay içinde açsın.  Her yıl binlerce futbolcu, kaleci yetiştirelim. Dünyaya ihraç edelim. On milyon nüfusu olmayan ülke takımlarına yenilmeyelim.

-          Güzel kuran okuyan kardeşlerimiz gelsinler, güzel ayetlerin anlamlarını da her gün anlatsınlar. O zaman hayra barışa yönelik işler yapıp, hak edene hakkını verip, kul hakkı yememeyi, hayvanlara iyi davranmayı, yoksulu yetimi gözetmeyi, hoş sohbet etmeyi hatırlayabiliriz.

-          İçi boş üniversiteleri tespit edin, kapatalım ya da cazip ve işler hale getirelim.  İçi boş insanları buralarda barındırmayalım.

-          Ortaöğretim seviyesinde başlayan sınav çılgınlığı birçok genç fidanın kurumasına, psikolojisinin bozulmasına ve ona hiçbir vermeyecek olan üniversite diplomaları almasına neden oluyor.

-          Eğitim fakültelerine yeni öğrenci almayın eski mezun ama atanamayanlara 6 aylık güncelleme yapıp hepsini atayalım.

-          Tüm köy okullarını açalım. Oralarda tarım öğretin onlara, verimli hayvancılık nasıl yapılır? Öğretelim.

-          Tarım ve hayvancılığın başına tarımdan gelen tarım yapan ve bundan sonra da tarım yapacak insanları getirelim. Nerede ne vakit ne ekilecek devlet belirlesin. Meyveler sebzeler çöp olmasın. Aracılar yerine devlet olsun…. vs.

-          Bazı gençlerin işi ağaç ekmek olsun. Her ağacın bir uzmanı olsun. Sen ne iş yapıyorsun diye sorsalar ben kayın ağacı uzmanıyım desin. Binlercesinin mesleği bu olsun ülkenin her yerini donatalım. Obruklar olmasın. Kimisi marangoz olsun. İnegöl gibi 30 tane ilçemiz olsun. Dünyaya ihraç edelim.

-          Binlercesi su uzmanı olsun daha lisedeyken dünyanın dört yanına gönderip su sistemlerini öğrensinler.

-          Deniz suyunu arıtmayı öğrenelim.

-          Lütfen tüm çocuklar sınavlara girip durmasın. Üniversite okuyup durmasın. Orta eğitimden sonra boyacı sıvacı olsunlar ama dünyanın en iyileri…

-          Araba tasarım eğitimleri verelim onlar ömür boyu dünyanın en iyi uçan arabalarını tasarlasınlar.

-          Orta okuldan sonra yapay zekacı olsunlar. Yapay zekâ liseleri kurun. Tek işleri ömür boyu bu olsun. Temeli verin onlar gerisini halleder.

-          Ekonomide yaptığınız gibi savunmada yaptığınız gibi yetkin insanları yetkili hale getirin lütfen.

-          Bir şeyler yapmak için çırpınan insanları bulun gel kardeşim bir fikrin mi var. Al sana yetki birlikte başaralım deyin. İnanın çoğu ek ücret almadan seve seve ülkesi için çalışacaktır.

-          Her kurumda amirler tüm çalışanlarına işleyişin nasıl daha iyi olabileceğine dair anketler yapsın.

-          Mobbing yapmaktan başka işi olmayanları eleyin. Amiri olduğu alanda yetkin olmayanları eleyin. Kurum amirlerini kurum çalışanları belirlesin. Korku değil şefkat ve liyakat hâkim olsun.

-          İsraf alanlarını en iyi o işte çalışanlar bilebilir onlara soralım, anket yapalım.  

Bu saydıklarımın çoğunu üç aylık bir süreçte planlayacak güçte olduğumuzu düşünüyorum. Tehlike yakın belki bu sene değil ama yakın bir gelecekte. Son olarak fikirlerimi özetleyerek bitireyim.

Ülkemizde her alanda işini en iyi yapanlar kimler onları bulalım. Onların belirlediği şekilde eğitimleri düzenleyelim. Boşu boşuna eğitimden hedef odaklı eğitime geçelim. Liseyi bitiren gençler branşlarını çoktan belirlemişler sevdikleri konuda eğitim almış olsunlar. Lise bittiğinde gelir elde edebilecek donanıma sahip olsunlar. Ondan sonra alanlarında başarılı olan, olanla yetinmeyenler ama başarılı olduğunu kanıtlayanlar, araştırma yapmak üzere üniversitelere geçsinler. Sınav derdi kalmasın.

Her şey eğitim ve işi bilene vermekte bitiyor gibi.

Bizim çok ama çok acilen harekete geçmemiz gerekiyor. Ben Azerbaycan’da Hocalı katliamı olduğunda sanırım 10 yaşındaydım. Her Cuma namazında her teravih namazında Ermenilere lanetler okunuyordu. Dualarımızın kabul olması 35 yıl sürdü. Birkaç iyi adam SİHA’ları üretti o insanlara hakkettiği cezayı verip Türk Toprağını kurtarabildi. Ve belki nicelerini.  O kadar vaktimiz yok farkındaysanız. Bir yıldır da İsrail’in caniliğine beddualar okuyor. Futbol turnuvaları için heyecan duyabiliyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor ve o ateş artık bize o kadar da uzak değil.

Topyekün birlik olmak birlikte olmak zorundayız.

Batı Trakya, Adalar, Suriye, Irak, Kıbrıs ve büyük ihtimalle Ermenistan Amerikan askerleri ve cephanelikleriyle dolmuş taşmak üzere. Hedef çoktan belli değil mi? Devletimiz bunun çoktan beri farkında gerekli askeri önlemleri aldıklarını biliyoruz. Ama bunun farkına tüm toplum olarak varmalıyız. 

Vakit çekirdek çitleyip, ne kadar da yaklaştılar deme vakti değil.

Çocuklarımın geleceği için çok endişeliyim.

Bir an önce milli gelirimizi arttırıp hep birlikte birlik olarak güçlenmeliyiz.

İki üç yılda 30 yıllık yol almalıyız.

Daha önce yaptık yine yaparız. Birbirimizle çatışmayı bırakalım. Aklın yolunda buluşalım.

Allah aşkına Kuranı Kerimi açıp okuyun bir kere, Allah aşkına Atatürk’ün, şehitlerimizin, gazilerimizin fedakarlıklarını düşünün Nutuk’u okuyun bir kere. Bir ayınızı almaz.

Umarım bu yazdıklarım küçük de olsa bir ateş yakar, farkındalık yaratır.

Sağlıcakla.

                                                                                                                                        drserdarefe@gmail.com


1 yorum:

  1. Kaleminize sağlık hocam, çok keyif aldım yazınızı okurken. Sanki ülkemiz için yapılması gerekenleri tek başlık altında toparlamışsınız.

    YanıtlaSil

YOBAKAP Forum

Hakkımda

Fotoğrafım
Daha iyi bir yoğun bakım işleyişi için heyecan duyan herkesi destek olmaya davet ediyorum. Bazı blog yazılarım bir yoğun bakımcı için hafif gelebilir, amacım ileri düzeyde akademik kafa karışıklığı yaratmak değil, aksine son literatürü de gözden geçirip, klinik deneyimlerimden de örneklerle bilgiyi kullanılabilir kılmak, hayata geçirmektir. Bu nedenle yoğun bakım eğitimim öncesi yanlışlarımı da gözden geçirerek, kritik hastayla her basamakta uğraşan sağlıkçı arkadaşlarım için de özetler vermeye çalışıyorum. Her yazımın sonunda yorum kutularını göreceksiniz, lütfen önerilerinizi, yorumlarınızı, beğeninizi ya da, eleştirilerinizi esirgemeyin. Bloğum için teknik destek almıyorum, amatörce başladım bu nedenle sayfa düzeni için önerileriniz de benim için çok önemli, saygılarımla, sağlıcakla kalın.