Yine bir hafta
sonu akşamı yavrularımla geçirdiğim güzel anlar sonrası onların uyku saati, benim
de “Ne yapsam acaba?” saatim.
Strateji uzmanlarının komplo teorilerini
anlattığı Youtube videoları artık hiç ilgimi çekmiyor.
Yapay zekâ konusunda da (4-0)
gerideyiz ama hala farkında değiliz. “Yapay zekanın şerrinden koru bizi Ya
Rabbi!” Diye dua edeceğimiz günler yakındır.
“4-0” deyince bizim
Galatasaray kaç gol yemiş son maçında? Beş mi? Vallahi bilmiyordum. Futbol keyfimiz de kalmadı. “Bu da mı gol değil be kardeşim”
Hiç mi bir şeyimiz düzgün olmaz, hep mi bu kadar ezik olmak zorundayız?
Kur’an-ı
okuyorum her sayfasında yetim hakkını yeme, evsiz kalmışa dara düşene yardım et,
karşılık beklemeden maddi yardımda bulun, iyiliklerde yarış, barışa hayra
yönelik işler yap, affet demesine rağmen, oruç tutup namaz kılmakla dinini
sınırlayan, Kur’an-ı göz ardı edenlerden de af edersiniz artık tiksindim. Size
bir sır vereyim mi? Kur’anda insanların ancak yarısının inandığı, bu
inananların da yarısının Allah’a ortak koştukları için günaha battığı, ancak
geri kalan azınlığın kurtuluşa erişebileceğini bildirmiş Yüce Mevlam. Yani kabaca
%25’imizin cennet şansı var gibi… Sonuç olarak
“Bu dünyadan fayda yok, öbürü
de şüphelu”
Rahmetli dedem
kahveciydi, benim gördüğüm yaklaşık üç paket kadar sigara içerdi biri sönmeden
diğer birinci cigarasını yakardı, kahvehane masasında elinde sigarası
sandalyede uyuyakalırdı, 83 yaşında rahmetli oldu. O yaşa kadar bir şeyi yoktu slepp
apne dışında, onu da doktor olunca sonradan sonradan anladım, adamcağız
kükrerdi uyurken, bir ara kesilirdi nefesi sonra yıldırım gibi çakardı horultu
yeniden, nasıl uyurdum o gürültüde bir bakmışım sabah olmuş. Neden anlatıyorum
bunu yazları çıraklık yapardık beş erkek torunduk akrandık birbirimize, çay
götürürdük masalara, saat sekiz akşam TRT haber saatiydi, yeni yeni yabancı
futbolcular rekor ücretlerle ülkemize gelmeye başlamışlardı. Dedemin sözü geldi
aklıma “Uhh! Denizde yüzen gemi bu beya?” demişti, bir adama bu kadar
para verilir mi? Nedense aklımdan çıkmadı bu yaşa kadar. Sadede geleyim bu
kadar para veriyoruz bu yabancı futbolculara 2000 yılından bu yana bir Avrupa
başarımız var mı? Biz niye bu paraları saçıyoruz elin oğullarına. Yasaklayın şu
yabancı futbolcu mevzusunu bakın analar neler doğurmuş görün ülkenin dört
yanında, paramız bize kalsın, 80 milyondan 11 tane adam çıkmaz mı ya?
Diyeceğim o ki mutlu
olmak için Danimarka’lı, İsveçli, İzlanda'lı ya da Finlandiya'lı mı olmamız
gerekiyor du?
Adaletin bu mu dünya diyesi geliyor insanın, 2019 yılı başından Kasım’a
kadar yurt dışına kaçan hekim sayısı yanlışım yoksa 960 civarında şu anda 1000’i
geçmiştir diye düşünüyorum.
Ben bunları neden anlatıyorum, aklımdan
geçiverenler işte konu konuyu açıyor. Ülkemi seviyorum ama ülkemin insanları doktorlardan
pek haz etmiyor. Olsun ben işimi iyi yapayım da, iyilik bilirlerse ne ala,
bilmezse de canı…… modundayım, artık.
Gidebildiğim yere
kadar, öğrenebildiğim kadar, mümkün olursa öğretebildiğim ölçüde mutlu
hissedeceğim kendimi. Hele bir de icat çıkaracak kadar şanslı olabilirsem belki
o zaman mutlu olabilirim.
Bugün bir anket çalışması
geldi Whatsapp’tan, 12 soruluktu sanırım, bir çırpıda yanıtladım. Mutlu oldum.
2015 yılında katıldığım ilk yoğun bakım kongresiydi. Çok değerli hocalarım
yuvarlak masa toplantısı yaptılardı. “Ne istersiniz gençler bizden” diye
sormuşlardı. Ben de demiştim ki “Türk Toraks Derneği’nin her sene
asistanlarına eğitim kampları oluyor ve ücretsiz, sizler de böyle bir
organizasyon sağlasanız ne güzel olur” demiştim o zaman ki aklımla. Aradan
beş yıl geçti anladığım kadarıyla böyle bir organizasyon planı var ama ücretsiz
olacağını pek zannetmem.
Yine başka bir
derneğimizin toplantısında, bir önerim olmuştu, çok ta mantıklıydı, hala da
fikrimin arkasındayım. Buradan yeniden tekrarlamak istiyorum, yeni
nesil yoğun bakım uzmanlarının çalışma ortamları çok yoğun, birçok çatışmayla
uğraşmak, olmayan düzenleri kurmak ve malpraktisten kendilerini korumak zorundalar.
Kendilerini geliştirmeye, körelmemeye muhtaçlar. Bunu nasıl yapacaklar?
Sürekli Ankara’ya
İstanbul’a mı taşınacaklar.
Çoğumuz,
yerimize bırakacak yoğun bakımcı bulamıyoruz. Hadi bulduk diyelim, bir kurs olmuş
700 TL, koy yol parasını 1000 lirayı geçti mi? Gittin geldin yol yorgunluğu
cabası. Siz bana adam başı 100’er lira verin ben sizin için cihazın içinden
girip dışından çıkarım, Venö-venöz cihazını vidalarına kadar söküp takmayı öğretirim
😊 Bu işin şakası önerim odur ki.
Yoğun bakımı ilgilendiren çok değerli bu toplantıları video
çekimi yapalım, dernek sayfalarına yükleyelim, izlemek isteyen dernek hesabına
yatırsın ücretini 50-100 TL neyse, bizler de doya doya izleyelim bir kurs
parasına yedi toplantı izleyelim. Hem bu kadar emek harcanan toplantılar suya
yazı yazmaktan öteye gidebilsin, tüm camiaya ulaşsın. Hep birlikte gelişelim.
Çok merak
ettiğim ve katılmak istememe rağmen bir türlü fırsat bulamadığım, mesela yoğun
bakımların akılcı kullanımı toplantıları, palyatif bakım ile ilgili yakın
zamanda Kütahya’da yapılan sunumlar, ileri mekanik ventilatör uygulamaları, İzmir’de
İstanbul’da başlayacak olan toplantılar, toksikasyon toplantıları vs. daha
neler neler.
Kırk ya da
diyelim yüzer kişinin faydalanacağı bu çok emek harcanan ve altın değerinde
toplantıların belki de binlerce kişiye ulaşması çok daha etkili olmaz mı?
Ayrıca bu anlatılanları belki de yıllarca kahvesini yudumlarken durdurup
durdurup hazmederek dinlemek herkes için daha keyifli olmaz mı?
Ülkemiz
yoğun bakım kalitesini arttırmaya faydası olmaz mı?
Bu fikri elbet
ilk ve tek düşünen ben değilimdir, mutlaka tartışılmıştır, benim akıl edemediğim
noktalar mutlaka vardır. Affınıza sığınarak bu konuyu gündeme getirmek istedim.
Dahiliye asistanlık ve uzmanlık zamanlarımda
online toplantılar olurdu, firmaların sponsorluğunda Türkiye genelinde canlı toplantılar
olur, müsaitsek canlı izler değilsek video kayıtlarından izlerdik.
Buradan ülkemiz çağdaş
yoğun bakımlarının kurucusu olan değerli hocalarıma sesleniyorum. Bizler için yaptığınız
organizasyonlar çok değerli ama birkaç şanslı azınlık dışında sponsor
bulamıyoruz, hadi bulduk zaman olmuyor, zaman buldunuz iki gün izin aldınız
döner sermaye kesintisi çabası ve çoğumuz artık çok uzaklarda görev alıyoruz.
Yoğun bakım derneklerimizin
bu konuyu gündemlerine almalarını diliyorum, saygılarımla.
Kalın sağlıcakla, herkese yeni yılda mutluluklar diliyorum .