Merhaba 9 Şubat Cumartesi
günü çok önemsediğim ve belki de uzun zamandır gerçekleşmesini beklediğim bir
toplantıya katıldım.
Öncelikle bu çok iyi
düşünülmüş organizasyon ve nazik davetleri için Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof Dr İsmail Cinel Hocamıza
ve değerli Dernek Yönetim Kuruluna,
yine TYBD Başkan Fellow Danışma Grubu’nda
yaklaşık bir yıldır bu toplantının organize edilmesinde emek harcayan Uz Dr Elif A. Çizmeci, Uz Dr Fethi Gül ve Uz Dr Kutlay Aydın'a ayrıca moderatör ya da konuşmacı olarak
katkı sağlayan ufkumuzu açan tüm meslektaşlarıma teşekkür ederek başlamak
istiyorum.
Ülkemizin her köşesinden
derler ya gerçekten de öyle yoğun bakım yan dalını almış, zorunlu
hizmet görevlerine başlamış hatta tamamlamış ve kurum içi
atamalarla yeni yerlerinde çalışan YB uzmanlarıyla birlikteydik.
Toplantıda ilk olarak TYBD’nin
kapsamlı bir çalışması ile hazırlanan “Yoğun Bakım Uzmanlığı Devlet Hizmet
Yükümlülüğü Sırasında Karşılaşılan Problemler 2019 Raporu” sunuldu.
Bir taraftan bu toplantıda ne kazanımlarım
oldu diye düşünürken bir taraftan da toplantıya katılamayan ve ileri ki günlerde
YB uzmanlığını düşünen arkadaşlarımız için konuşulanların ana başlıklarını
özetlemeyi amaçladım.
İki yıl önce de
böyle bir buluşmanın organize edildiğini o zaman da sorunların konuşulduğunu
ancak hiçbir yol kat edilmediğini belirten arkadaşlarımız oldu. Gerçekten de
sosyal medya yazışmalarımızdan hep bu durumdan şikâyet eder dururuz. İşte
dernekler bizim sorunlarımızı biliyor, çare aramıyor çaba harcamıyor, bu
toplantının amacı ne ola ki? Neyi değiştirecek? Yine hiçbir şeyin değişeceği
yok!
Bunlar gerçekten haklı serzenişler, evet doğru bu toplantı sorunlarımıza bir çözüm sağlamayacak.
Evet yine her birimiz kendi çalışma ortamlarımızda değersizleştirilecek,
pasifleştirilecek, dışlanacak, bezdirilecek hatta çalıştırılmayacağız.
Kendi çevremde
hayattan zevk alan, çalışmaktan mutlu olan, sorunları gereğinden fazla
görmezden gelen biri olarak görülüyorum, hatta bir arkadaşım “Abi sen zaten
yoğun bakımda mutlusun, sana kalırsa hiç sorun yok, bence toplantıya katılmana gerek yok” demişti.
Kendi açımdan
baktığımda bizden birilerinin hikayelerini dinlemek, onlarla sosyal medyadan
değil de kanlı canlı birebir iletişim kurabilmek, fikir alışverişinde bulunmak
çok iyi hissettirdi. Toplantıda da belirttiğim gibi benim için sanki mesleki
bir psikoterapi seansıydı.
“Ben bir yoğun bakım bağımlısıyım” 😊
Olduğumuz yeri
görmek için hep birlikte aynaya baktık, gördüğümüz şeyler hiçbirimizin hoşumuza
gitmedi, şimdi olduğumuz yerleri kabullenemedik.
Arkadaşlarımızın
maruz kaldığı sorunları gördükçe “benimki de sorun muymuş” diyenlerimiz oldu.
Çalıştığı yerde kendince iyi bir işleyiş sağlayabilen arkadaşlarımın
deneyimleri benim için çok yol gösterici oldu. Yepyeni fikirler edindim. Acaba
böyle düşünen sadece ben miyim dediğim kimi sorulara net yanıtlar aldım. Biz
YB’nin taze uzmanları birbiriyle iletişim kurarken, TYBD’nin değerli katılımcı
hocaları da sokağın ruhunu anlama imkânı buldu.
Yıllar önce bir
süreliğine bir ilçe devlet hastanesinde başhekimlik deneyimim oldu. Bununla
birlikte ilçenin tek uzmanıydım, deneyimli hastane müdürümüzle birlikte güzel
çalışmalar yaptık, güzel geri dönüşler almaya başladık. Kaliteye merak salmam
da o döneme denk gelir. İlde çeşitli toplantılar olur, ben heyecanla
taleplerimi iletirim, çok beğenilir ama bir türlü benim istediklerim olmaz,
denetlemeler olur işleyiş çok beğenilir “bizden bir isteğiniz var mı?” denir
ama bir türlü olmaz.
Bir seferinde
“Doktor bey size geçen sene söz vermiştik ama siyasette maalesef işler böyle
yürümüyor işte!” diye geri dönüş almıştım. İşte o gün bende bir aydınlanma
olmuştu, beklentiye girmenin birilerinin senin için bir şey yapmasını
beklemenin çok anlamsız olduğunu, eğer bir şeyi gerçekten istiyorsan onun için
her yolu denemen gerektiğini öğretmişti bana. Dene, dene, sonra tekrar dene.
Olmuyorsa yanından geç, olmuyorsa etrafından dolaş, olmuyorsa üstünden atla, o da olmuyorsa bir şekilde
içinden geç, daha da olmuyorsa olanla değiştir :) kim tutabilir ki seni.
Daha toplantının
içeriğinden bahsetmeden 460 kelime yazdım, sadede gelecek olursak bu
toplantıdan beklentim zaten birilerinin bizim sorunlarımızı çözmesini istemek
değildi. Yoğun bakım uzmanlarının periferde yaşadığı sorunların bir resmini
çekmekti. Ne sorunlarımız var, arkadaşlarımız bunlarla nasıl başa çıkmış ya da
çıkabilmişler mi? Şimdi çok ayrıntısına girmeden bunları özetlemeye
çalışacağım.
Sorunlardan
bahsetmeden önce, her fırsatta söylediğim gibi yoğun bakımcı olmak hayatımda
verdiğim en güzel kararlardan biriydi. Önümde birçok kariyer fırsatı ardına
kadar açık.
Dernek
yönetiminin büyük emeklerle hazırladığı çalışmada bahsi geçtiğine göre şu anda
YB uzmanlığını alıp periferde çalışan YB uzmanı sayısı 176. Belki siyasiler
açısından kaile alınabilecek bir grup olmaktan çok uzağız ama unutulmaması
gereken bizler ülkemiz YB ‘lerinin geleceğiyiz.
Bu ülkede YB
yatağı bulmak zor ise hastalar acilde bekliyor, oradan oraya sevk ediliyor,
YB’ye yatış endikasyonu olmayan hastalar ülke kaynaklarını, sağlık
çalışanlarının çabalarını heba ediyor, hastane ve çalışanlarını tüketiyorsa
bunları çözecek bizleriz.
Bugüne kadar bir
şekilde yürütülen ancak bir sisteme oturtulamayan her sürecin çözümsüz olduğuna
inanıp kabullenmek bizlere yakışmaz. Bu toplantı sorunların tespiti için bir
olanak sağladı. Bir sonraki buluşma ise çözüm yollarının konuşulması amacıyla
olabilir.
Konuşmaları
özetlemek gerekirse,
Yoğun bakım
uzmanı oldunuz eğitim araştırma hastanesine gittiniz, buralarda ilgili
bölümleri anabilim dalları doğal olarak kendi kliniklerinin sorumluluğunu
sizlere verecek değil. Zaten hemen her III. Basamak YBÜ bir anabilim dalına
bağlı.
Bizler kendimizi
her ne kadar sadece yoğun bakım uzmanı olarak görsek de gittiğimiz yerlerde
arkadaşlarımızın öncelikle ana dalıyla ilgili kliniklerde çalışmaya
yönlendirildiğini gördük. Temelde göğüs uzmanısınız ya da nörolog, ilgili
bölümün varsa YBÜ’süne veriliyorsunuz.
Tabi işleyişi bozmamak ve size yüklenen angarya işleri yapmak kaydıyla.
Örneğin nöroloji YB hastalarıyla ilgilenirken acil nöroloji konsültasyonlarına
bakmak gibi.
Benzer şekilde
üniversite hastanesine gittiniz sizi çalıştıracak bir YBÜ bulamayabilirler,
zorunlu hizmetiniz bitene kadar hasta bakamayabilirsiniz, atanmış ama işsiz,
bazılarının hoşuna gidebilir, bir nevi ücretli izin. Ancak çoğumuzun bu durumu
bir arkadaşımızın dediği gibi “iş istemek zorunda bırakılmak” olarak
yorumladığını düşünüyorum.
TYBD iyi niyetle
bu toplantı tutanaklarını mutlaka derleyip yasa koyuculara iletecektir, ancak
hepimizin bildiği gibi ülke gündemimiz çok farklı, bu isteklerin ne kadar
dikkate alınabileceği, üzerinde ne kadar düşünüleceği, bu konulara ne kadar
mesai harcanabileceği aşikâr. Ayrıca muhattabınız ilgili kadrolar sürekli bir
değişim içinde, dernek başkanımızın dediği gibi neredeyse altı ayda bir
muhattaplarımız değişiyor.
Sorunlarımız
aşikâr, bürokrasinin belki bizler için vakti yok ama bizlerin zamanı kısıtlı,
hızlı hareket etmeli, konuştuklarımız henüz soğumadan en azından bizler lokal
de olsa fikirler üretmeli, en azından yöneticilerimize sunabileceğimiz ortak
görüşler oluşturmalıyız.
Digital ortamın
gücünü fark edeli henüz sekiz ay oldu ama şimdiden çok olumlu geri dönüşler
almaya başladım. Yoğun bakım kalite platformunun günlük sayfa görüntüleme
sayısı onlardan yirmilerden 50’li sayılara ulaştı. Hiç tahmin etmediğim
yerlerden geri dönüşler gelmeye başladı. Bu nedenle belki de birileri sesimizi
duyar ne dersiniz? Neyse devam edelim.
Şehir
hastanesine gittiniz diyelim, orası tam kargaşa, işleyiş alışık olunanın
aksine, siz hariç herkesin bir görev tanımı var, hekim ve hemşire dışında her
şey hizmet alımı, sizin yapabilecekleriniz hayallerinizle sınırlı, 110-170 YB
yatağı sizin hakkıyla bakabileceğiniz yatak sayısı? Bazen bu yatak yatak içinde
sizi sorumlu olabileceğiniz bir ünitede bulunamayabilir! Hayaller kurarken buna
hazırlıklı olun şaşırmayın, sonra yok ben duymadım dı yok ben bilmiyom du
olmasın😊.
Bu kadar çok
yatağı koordine edebilmek de çok mümkün değil. Bununla birlikte bu
hastanelerden hasta sevki yapmanız hoş karşılanmıyor, hastanenin ilk kurulumu
esnasında alınan tıbbi cihazlar dışında cihaz talebi yapamıyorsunuz ancak sarf
karşılığı alınabiliyor. Faturalama süreçlerini takip edip hataları düzeltmeniz
gerekiyor. Cihazlarda kullanıcı hatası olduğunda tamir ücreti ödenmiyor.
Sekreterlerin iş tanımında epikriz yazmak yok, bu nedenle 657 ye tabi sekreter
talep etmeniz gerekiyor. Fizyoterapi desteği YB’lere faturalandırılamıyor.
Ayrıca koca koca
hastanelerde bu işin uzmanına YBÜ bulunamayıp ikinci basamak YBÜ ‘lerde
görevlendirilen arkadaşlarımız da yok değil. Sen Ronaldo'yu al Türkiye İkinci Ligi'nde oynat :) .
Benden alışık
olmadığınız karamsar tablolardan bahsediyorum ama annemin dediği gibi “dedikodu
değil yavrım olan şeyler” 😊
Son paragrafları
özetleyecek olursak, ilk ve en önemli sorunumuz yönetmelik “YB sorumlu hekimi
YB uzmanıdır” dese de hemen hiçbir hastanenin bunu kurulu olan düzeni bozmamak
adına uygulamaması. Sonuçta bu ve benzeri metinlerde her şey başhekimlerin
inisiyatifine bırakılmış.
Bu nedenle madem bu yan dal kadroları açıldı bizler
yetiştirildik. Bizleri yetkilendirmenin zamanı gelmiştir. Bir an önce Sağlık Bakanlığı yoğun bakım uzmanının tanımlamasını yapmalı ve çalışma şartlarını
yerini yurdunu belirtmelidir. Aksi takdirde YB uzmanlarının hiç hakketmedikleri
halde, diğer meslektaşları tarafından “kurulu düzeni bozucu” lüzumsuz insanlar
olarak görülmesinin önüne geçemezsiniz.
Toplantı
sonucunda aklımda kalan diğer görüşler şöyle:
-Yoğun bakım
uzmanlarının yalnızca verimli çalışabileceği ve iyi hizmet verebileceği belirli
merkezlerde görevlendirilmesi
-Beşer YB
uzmanının görevlendirileceği örnek klinikler oluşturulması
-Çalışma
şartlarının ağırlığı düşünüldüğünde belirli aralıklarla psikolojik destek
sağlanması, liderlik eğitimi verilmesi, yıllık ekstra izin dönemlerinin
sağlanabileceği
- Nöbet ve icap
nöbetinin yoğun bakım uzmanları için net olarak tanımlanması gerektiği
- Bir YB
uzmanının maksimum bakabileceği yatak sayısının netleştirilmesi.
- Üçüncü basamak
nöbetlerine YB uzmanlarının da girmesi ve anestezi ana dal uzmanları ile
birlikte yönetilmesinin hasta bakım kalitesi açısından önem taşıdığı.
- Mevcut
performans puan sisteminin YB uzmanının çabalarının karşılığı olmadığı ve
üzerinde yeniden çalışılması gerektiği
-Unutmadan,
pediatrik hasta bakabilecek ve acil durumda süreçleri yönetebilecek kadar tıbbi
sarf malzemenin bulundurulması ve çocuk yoğun bakım uzmanı var ise klinikte
onun üzerine yatış verilmesi, çocuk YB de yer olmasına rağmen, erişkin YB ye
yatırılmak isteniyorsa ilgili bölümden gerekçesine dair resmi yazı istenmesi.
Toplantıda
konuşulmasa da bu satırları yazarken aklıma gelen, giderek genişleyen
popülasyonumuzun özlük haklarını korumak amacıyla bir sendika kurulabilir mi?
Konuşulanlar ana
hatlarıyla bunlardı, aslında bu kadar uzun uzadıya yazmayı sevmiyorum ama
bütünlüğünün bozulmaması için aynı metinde tamamlamak istedim, umarım sizleri
sıkmamışımdır.
Bu
organizasyonda emeği geçen herkese tekrar teşekkürlerimi sunarak bitirmek
istiyorum.
Sağlıcakla.